Dünya tarihinde birçok farklı sebeplerden dolayı göçler yaşanmıştır. Bu göçlerin sebepleri arasında coğrafik etkenler, ekonomik sorunlar, nüfus artışı, siyasal nedenler yer almaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan göçler de benzer sebeplerden dolayı olmuştur. Nitekim bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinin işgücü sorunu yaşaması ve az gelişmiş ülkelerdeki işsizlik sorunları nedeniyle 1950’li yılların sonlarında, Türkiye’den yurt dışına işçi göçü gerçekleşmiştir. 1960’lı yılların başından itibaren devletler arasında anlaşmalarla desteklenen bu göç sürecinde, Türklerin en çok rağbet ettikleri ülke Almanya olmuştur. Türkler, çalışıp para kazanmak veya daha iyi işlerde çalışabilmek umuduyla Almanya’ya göç etmişlerdir. Bu göç, gidenlere olduğu kadar kalanlara da zor olmuştur. Biraz para biriktirip geri dönmek amacıyla gidenlerin yaşadıkları dil ve kültür farklılığına bağlı sorunlar, yaşam farklılıkları gibi sosyal sorunlar ile geride kalanlara özlem, vatan hasreti gibi yaşanan duygular dönemin eserlerinde ifade bulmuştur. Göç olgusu, sadece şiirlere, öykülere, romanlara değil aynı zamanda beyaz perdeye de konu olmuştur. Bu çalışmada, Almanya’ya işçi göçünün ilk yıllarının iki farklı sanat dalına nasıl yansıdığı araştırılmıştır. Bu nedenle, göç temalı romanlar ile sinema filmlerinde öne çıkan temalar ve göçün nasıl yansıtıldığı ele alınmıştır. Aynı zamanda göçü yaşayan yazarların yansıttıklarıyla göçü yaşamayan sinemacıların yansıttıkları arasında farklılaşma olup olmadığına da bakılmak istenmiştir. 1960’larda başlayan işgücü göçü, 70’lerde ve 80’lerde aile birleşimiyle devam ettiği için bu yıllarda yayınlanan eserler incelenmiştir. İnceleme sonucunda romanlarda ve sinemalarda ele alınan ortak konular olduğu gibi farklılıkların da olduğu, göçü yaşayanların odağında göç edenler varken göçü yaşamayanların odağında geride kalanların da olduğu görülmüştür.
Alan : Filoloji
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|