Lâle Devri, Osmanlı’da 1718 Pasarofça Antlaşması ile başlayan barış dönemine sonradan verilmiş bir ad olup, bu devirde Haliç ve Boğaziçi’ndeki saray ve konaklarda eğlenceler düzenlenmiş, Kâğıthane deresinin iki yanı Paris’teki Versailles sarayı gibi beyaz köşklerle donatılmıştır. Batı ile ilişkilerin gelişip yenilik ve reformların başladığı bu dönemde matbaa ve tulumbacı ocağı kurulup tersane ıslah edilmiş, önemli eserler Türkçeye çevrilmiştir. Bir zevk ve sefa ve eğlence devri olarak bilinen bu dönemde sarayın etkisiyle ahlâk ve âdetlerde yozlaşma olup lüks tüketim artmış, kadınların aşırı süslenmelerinin önlenmesi için ferman bile çıkarılmıştır. 1726 Osmanlı-İran savaşında yeni vergilerin konulması, İstanbul’a hızlı göç, işsizlik, esnafın sorunları, mühim görevlere sadrazam ve şeyhülislâmın yakınlarının getirilmesi gibi sebepler bu döneme olan muhalefeti artırmış ve sonunda Patrona Halil isyanıyla bu devir kapanıp lâle bahçeleriyle köşk ve eğlence yerleri yıkılmıştır. Bu dönemin zevk ve sefası ulema cenahına da yansımış ve şeyhülislâmlığı bu dönemle başlayıp bu dönemle biten Yenişehirli Abdullah Efendi bunların en dikkat çekicisi olmuştur. Bu dönemi bitiren isyanda kellesi istenenlerden olan bu zat, şair ve renkli kişiliğiyle devrin kültürel faaliyetlerine damgasını vurmuş, verdiği fetvalarla birçok meseleyi çözmüş, Behcetü’l-fetâvâ adlı kitabı Osmanlı’da en çok okunan fetva kitaplarından olmuştur. O, şair kişiliğini fetva vermede de gösterip orijinal bir şekil olan manzum fetva vermede de öne çıkmıştır. Bu makalede onun tespit edilebilen manzum bir fetvası tanıtılmaktadır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|