Günümüz iş koşullarının ve değişimin organizasyonlar için yarattığı en büyük zorluklardan birisi uyarlanabilir ve yatay bir yapıya sahip olma gerekliliğidir. Değişime ayak uyduramayan organizasyonların varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, çalışanlar, organizasyonların en önemli ve kilit unsurlarından birine dönüşmüştür. Günümüzde öne çıkan yetki devri, güçlendirme, kararlara katılım gibi kavramlarla, her çalışandan maksimum faydayı sağlamak ve daha yatay bir yapı almak mümkün hale gelmiştir. Öz-liderlik kavramı da bu akımla beraber ortaya çıkmış ve bu düşünceyi daha derinleştirmiş bir olgudur. Öz-liderlik, çalışanlara gerekli imkânları sağlandığında kendi kendilerini yönetmelerinin ve dışsal bir gözetime gerek duymadan bireysel ve organizasyonel amaçlara ulaşılmasının mümkün olduğunu ileri sürmektedir. Günümüzde daha etkin ve hızlı bir işleyiş için, organizasyonlar, bu gibi bireylere ihtiyaç duymaktadır. Öz-liderlik yetenekleri yüksek çalışanlar, organizasyonların dikeyleşmeden yüksek performansa ulaşmasında kilit rol oynamaktadır. Bu çalışmada, öz-liderlik seviyeleri yüksek çalışanların kariyer yönelimlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu bağlamda, hizmet sektöründe yer alan 126 çalışandan toplanan verilerle öz-liderliği yüksek olan bireylerin çok yönlü ve sınırsız kariyer tutumları ve tercihleri incelenmiştir. Çok yönlü kariyer tutumları içerisinde kendi kendine yönlendirilen kariyer ve değerlere göre yönlendirilen kariyer tutumları; sınırsız kariyer tutumlarının altında ise çalışanların sınırsız düşünce yapıları ve örgütsel hareket tercihleri araştırılmıştır. Sonuç olarak, öz-liderliği yüksek olan bireylerin hem çok yönlü hem de sınırsız kariyer tutumlarının diğer bireylere göre daha fazla olduğu gözlenmiştir. Çarpıcı bir sonuç olarak ise, bu bireylerin örgütsel hareketlilik tercihlerinin düşük olduğu ve sınırsız düşünce yapısına sahip olsalar dahi organizasyonlar arası mobilite konusunda tutumlarının olumsuz olduğu ortaya çıkmıştır.
One of the greatest challenges today’s working conditions and changes create for organizations is the need to have an adaptable and horizontal structure. There is no possibility that the organizations that are unable to follow change continue to exist. In this context, employees have become one of the most important and key elements of organizations. Today, with concepts such as power transfer, strengthening, participation in decisions, it has become possible to provide maximum benefit from each employee and to obtain a more horizontal structure. The concept of self-leading has also emerged with this flow and is a phenomenon that deepens this thought. Self-leading claims that it is possible for employees to manage themselves when the necessary opportunities are provided and to
Alan : Hukuk; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|