Uluslararası İlişkiler Teorilerinde realist paradigma son dönemde ekonomik bir güç olarak yükselişinin Çin’i diğer devletler için ‘tehdit’ oluşturan saldırgan politikalara iteceğini iddia etmektedir. Özellikle ABD, Çin’in bölgesel bir hegemon güç olmaması için Pekin’i çevreleme stratejisi izlemektedir. Buna karşı, Çin Çalışmalarında Çin dış politikasında barış ve uyum politikalarının imparatorluk döneminden beri sürdürüldüğü iddia edilmekte ve ‘yeni Çin’in’ büyük güç politikaları izlemediğinin altı çizilmektedir. Bu karşıt iddiaları sınamak amacıyla bu çalışma, ABD’nin Çin tehdidi algısına post-yapısalcı perspektifle bakmaktadır. Bunun amaçla, öncelikle Çin dış politikasını tarihsel olarak ele alıp 21. yüzyılda Çin yükselişinin ne yönde olduğunu araştırmaktadır. Bu araştırmayla iki sonuca ulaşılmaktadır: Çin’in geleneksel pasifist dış politika söylemine rağmen ABD’nin yeni Çin kimliğini kendine ‘tehdit’ olarak görmesi 21. yüzyılda ABD’nin dünyadaki yerini yeniden tanımlama ve güçlendirmesine de hizmet etmektedir; ABD’nin bu yaklaşımı paradoksal biçimde yeni Çin’i saldırgan politikalara yöneltebilecek ‘aktif savunma’ stratejisi izlemesine neden olmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|