Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 8
 İndirme 2
Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin Tasavvufî Bilgisinin Mahiyeti
2023
Dergi:  
Harran İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Bu çalışma, 441/1049-536/1141 yılları arasında yaşamış olan Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin tasavvufî bilgi/mârifet hakkındaki görüş ve tecrübelerinin mahiyet ve imkânını incelemeyi amaçlamaktadır. Meşhur bir kişi olan Ahmed-i Nâmekî Câmî hakkında Türkiye’de yapılmış oldukça az çalışma vardır. Bu yüzden bu makale literatüre katkı sağlaması açısından önem arz etmektedir. Ahmed-i Nâmekî Câmî’nin kendi eserleri bu çalışmada kaynak olarak kullanılmış, hayatı hakkında bilgi veren ilk ve ana kaynaklardan faydalanılmıştır. Ahmed-i Nâmekî Câmî Selçuklular Dönemi’nde yaşamış meşhur bir sûfîdir. Câmî 441/1049 yılında Horasan’ın Nâmek köyünde doğmuştur. Ahmed-i Câmî 22 yaşında tövbe edinceye kadar arkadaşlarıyla işret meclislerine katılarak vakit geçirmiştir. Tövbe ettikten sonra uzun bir müddet Câm Dağlarında inzivâya çekilip riyâzet ile meşgul olmuştur. Câmî, 18 sene süren inzivâdan sonra insanlara rehberlik edebilmek için halk arasına dönmüştür. Me’dâbâd’da kurdurduğu hankahta irşad faaliyetlerini sürdürmüştür. Ahmed-i Câmî burada Sultan Sencer ile tanışıp, yakınlık kurmuş, bir eserini de Sencer’e ithaf etmiştir. Kuhistan’ı ele geçiren Haşhaşîlerin tehditlerine maruz kalmış, birçok kez suikast teşebbüsü ile karşılaşmıştır. 10 Muharrem 536’da (m. 15 Ağustos 1141) Câm şehri yakınlarındaki Me’dâbâd köyündeki hankahında vefat etmiştir. Ahmed-i Câmî sadece yaşadığı dönemde değil vefatından sonra da birçok sûfî ve âlim tarafından hürmetle anılmıştır. Hâfız-ı Şîrâzî (ö. 792/1390 [?]), Kâsım-ı Envâr (ö. 837/1433 [?]), Ali Şîr Nevâî (ö. 906/1501) gibi meşhur şairler bunlardan bazılarıdır. Ahmed-i Câmî’nin tarikatı günümüzde torunları tarafından yaşatılmaktadır. Jendepîl, Şeyhülislâm gibi lakaplarla meşhur olan Câmî, eserlerini Farsça kaleme almış, tasavvufî, ahlâkî konuları işlemiştir. Ahmed-i Câmî, 22 yaşına kadar doğru düzgün bir dinî bilgisi olmayan bir kişi olduğunu söylemiştir. Eserleri ise Allah tarafından kendisine ilham edilen tasavvufî bilginin mahsulü olan eserlerdir. Ahmed-i Câmî’nin müridi olan Sedîdüddîn Gaznevî’ye göre de Câmî “ümmî” bir şeyhtir. Yazdığı eserleri ise “ilham” ve “ledün ilmi” vasıtası ile yazmaktadır. Hayatı ile ilgili bu mezkûr bilgiler çeşitli yönlerden makale boyunca birtakım tenkitlere tabii tutulmuştur. Makalenin ikinci kısmında Ahmed-i Câmî’nin sahip olduğu tasavvufî bilgi sınıflandırılarak bu bilginin mahiyeti incelenmiştir. Câmî mârifetullah, işârî tefsir, gaybî olaylar hakkında bilgi, mârifetü’n-nefs gibi konularda ilham yoluyla bilgi sahibi olmuştur. Câmî mârifetullahı hem bir bilgi hem de bir hal, yaşantı olarak görmüştür. İtikad ile tecrübe birbirinden ayrılmaz bir bütünlük arz eder. Sâlik öncelikle Allah hakkında “sahih itikadı” öğrendikten sonra yaşantı yoluyla Allah’ı tanımaya çalışır. Bu sürecin sonunda sâlik ahlâken değişip dönüşür. Mârifetullah ile aydınlanan, riyâzet ve mücâhede ile tasfiye olan kalp ise aslî hüviyetine kavuşmuştur. Kalp artık bilgi üreten, hak ile batılı ayırt edip nasların bâtınî manalarına muttali olmaya başlamıştır. Mârifetullah ile aydınlanan kalbe Allah tarafından bazı gaybî olaylar bildirilebilir. Bir kişinin içinden geçenleri okumak, gelecek olayları görmek bunlardan bazılarıdır. Ahmed-i Câmî kalplerden geçenleri bildiği, yaşanmamış bazı olayları önceden haber verdiği Makâmât-ı Jendepîl’de nakledilmiştir. Kalbin dönüşmesi ile kişi kendini tanır. İnsan yeryüzünün halifesidir. Allah insana kendi ruhundan üflemiştir. İnsan mârifetullah ile kalbini aydınlatırsa meleklerden üstün konuma çıkar yoksa firavunlaşabilir. Sâlikin amellerinin muhasebesini yapması, ihlâsı yakalamaya çalışması ise yine insanın kendisini tanımasıyla mümkündür. Ahmed-i Câmî’nin tasavvufî bilgisi bu hususları ihtiva eder. Makalenin son kısmında ise Ahmed-i Câmî’nin önceden ele alınmış bilgilerinin başka eserlerde olup olmadığı üzerinde durulmuş ümmî olup olmadığı da böylelikle irdelenmiştir. Buna göre Ahmed-i Câmî’nin eserleri ile kendisinden önce yazılmış eserler arasında ciddi benzerlikler tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler:

The Nature Of Aḥmad Nāmeqī Jāmī's Mystical Knowledge
2023
Yazar:  
Özet:

This study aims to examine the essence and possibility of the views and experiences of Aḥmad Jāmī, who lived between 441/1049-536/1141. There are very few studies in Türkiye on Aḥmad Jāmī, a renowned scholar. Therefore, this study is a major contribution to the literature. Aḥmad Jāmī’s own works were used as a source in this study, particularly some leading primary sources that provide information about his life. Aḥmad Jāmī is a renowned ṣūfī, who lived during the Seljuk period. Jāmī was born in the village of Nāmeq in Khorāsān in 441/1049. He had spent his time with his friends at wine houses until he repented at the age of 22. After repenting, he retreated to al-Jām mountains and spent his time there in asceticism for a long time. After 18 years of seclusion, Jāmī returned to the public to guide people. He continued his guidance activities in the khanqāh he had established in Maʿdabād. Aḥmad Jāmī met and became a close acquaintance of Sulṭān Sanjar there and dedicated one of his works to him. He lived under the threats of the Assassins, who captured Quhistān, and survived many assassination attempts. He died on Muḥarram 10, 536 (A.D. August15, 1141) in his khanqāh in the village of Maʿdabād near the city of Jām. Aḥmad Jāmī was remembered with respect, not only during his lifetime but also after his death by many ṣūfīs and scholars. Among these famous poets are Ḥāfıẓ al-Shīrāzī (d. 792/1390 [?]), Qāsim al-Anwār (d. 837/1433 [?]) and ʿAlī Shīr Nawāʾī (d. 906/1501). The order of Aḥmad Jāmī is kept alive by his grandchildren today. Famous for his nickname “Sheikh al-Islam”, Jāmī wrote his works in Persian and addressed mystical and moral issues. Aḥmad Jāmī said that he was a person who had hardly any proper religious knowledge until the age of 22. His works were the products of mystical knowledge inspired by God. According to al-Ghaznawī, one of his disciples, Jāmī was an "illiterate" sheikh. He wrote his works thanks to "inspiration” and “ilm al-ladun” (innate science). Such a claim about his life is criticised throughout this article from various perspectives. The second part of the article offers a classification of the mystical knowledge of Aḥmad Jāmī and examines the nature of this knowledge. Aḥmad Jāmī learned about maʿrifat Allāh, esoteric interpretation and invisible events and gained knowledge about subjects such as maʿrifat al-nafs through inspiration. Aḥmad Jāmī considered maʿrifat Allāh an issue, not only of knowledge and behaviour but also of a lifestyle as faith and experience are inseparably coherent. A murīd first tries to get to know God through experience after learning the "genuine creed" about Him. At the end of this process, he morally changes and transforms himself. The heart, which is enlightened by maʿrifat Allāh and is purified by spiritual training (riyāḍa) and struggle, attains its original identity. The heart then begins to produce knowledge, to distinguish between what is right and wrong, and to gain an awareness of the esoteric meanings of verses. Some invisible events can be informed by God to the heart that is enlightened with maʿrifat Allāh. Gaining insight into what a person thinks, foreseeing future events are some of them. It is noted in Maqāmāt al-Jandapil that Aḥmad Jāmī knows what is in the hearts and foretells some events before they happen. With the transformation of the heart, the person gets to know himself. Man is the caliph of earth. God breathed into man from His own spirit. If a person enlightens his heart with maʿrifat Allāh, he will be superior to angels; or else, he may turn into a pharaoh. It is possible for a murid to review his deeds and to try to find sincerity by knowing himself. Aḥmad Jāmī’s ṣūfī knowledge includes such issues. The last part of the article focuses on if Aḥmad Jāmī's knowledge mentioned above exists in other works, thereby investigating whether he is illiterate or not. It was concluded that strong similarities were identified between the works of Aḥmad Jāmī and those written before him.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler






Harran İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 425
Atıf : 636
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini