Türk dilinin en eski metinlerinden itibaren görülen ve yüzyıllar içerisinde çeşitlenerek günümüze ulaşan ikilemeler ifadeye çeşitli anlam incelikleri -güçlendirme, çoğaltma, abartma gibi- katmakla birlikte, yeni kavramların türetilmesi, öğretilmesi ve pekiştirilmesi işlevini de görür. Çalışmada ikileme terimi ve bu terim üzerine yapılan çalışmalar değerlendirildikten sonra XIII. ve XV. yüzyıllar arasında Mısır ve Suriye coğrafyasında hâkim olan ve bir geçiş dili özelliği gösteren Memluk Kıpçak Türkçesi dönemi ikilemeleri ele alınmıştır. İkilemeler anlam açısından, fonetik açıdan, hecelerin durumuna, unsurların kökenine göre ve yapı-kuruluş açısından değerlendirilmiş; anlam açısından eş ya da yakın anlamlı olan ikilemelerin, fonetik açıdan iki ögesi de vokalle ve konsonantla başlayanların, heceleri durumuna göre her iki unsuru da eşit olanların, köken açısından ise Türkçe+Türkçe kuruluşunda olan ikilemelerin özellikle de ata ana ‘’büyük, ebeveyn’’, oğul kız ‘’evlat’’ yapılarının çok kullanıldığı görümüştür. Bu sahadan tespit edilen ikilemeler tarihî dönemlerle -Göktürk, Uygur, Karahanlı, Harezm Türkçesi- ve Türkiye Türkçesiyle mukayese edilmiş, èacayip garayip, aèmì cahil, aya? çana?, cemal kemal, otura tura, ya?şı yaman, yı?ıla tura ikilemelerinin sadece Memluk Kıpçak Türkçesine özgü olduğu; aynı yüzyıllar arasında hâkim olan yazı dilleriyle -Harezm, Kıpçak ve Eski Anadolu Türkçesi- yapılan karşılaştırmalar neticesinde altun kümiş, artu? eksük, ata ana, el kün, iş küç, kiçe küntüz, ogul kız, oynay küle, ulluga kiçige, yimek içmek, yir kök ikilemelerinin her üç dönemde de kullanıldığı, ortak olan bu ikilemelerden sansız sakışsız, ya? yawu? dışındakilerin ise Türkiye Türkçesinde hâlen yaşadığı görülmüştür. Bu da ikilemelerin kalıcılığını ve yüzyıllara dayanan köklü yapısını ortaya koyan bir durumdur
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|