İnsan Allah tarafından yaratılmıştır. Diğer tüm yaratıkları olduğu gibi insanı da en iyi bilen Allah’tır. Fakat Allah’ın insanı doğal olarak çok iyi bilmesi, ilahi kitaplarda/vahiylerde onu bütün yönleriyle ele aldığı, tanıttığı yahut incelediği anlamına gelmez. İlahi kitapların insanı bütün yönleriyle tanıtma veya inceleme gibi bir gayeleri yoktur. Bu, insan için böyle olduğu gibi kâinat için de böyledir. Allah, elçilerine gönderdiği vahiylerde kâinatı da bütün yönleriyle tanıtmak yahut incelemek gayesinde değildir. Kur’ân, yaratıcısı ile ilişkilerinde kopma ve bozulma meydana gelmiş insanoğlunu tekrar “doğru yol”a döndürmek maksadıyla Allah’ın insana yönelttiği hitabının son halkasını oluşturur. Kur’ân’ın temel ve esas gayesi Allah-insan ilişkisini Allah’ın istediği ve hikmete de uygun olan şekle sokmaktır. Bunu yaparken Kur’ân meseller, kıssalar, kültürel unsurlar, edebî i’caz, insanı Allah’ın nimetleri ve kudreti hakkında düşünmeye sevk etme gibi bazı unsurları kullanır. İnsan Kur’ân’ın muhatabı olması, bazı araştırmacıları Kur’ân’ın insanı her yönüyle ele alıp kendisine tanıttığı hatta onu incelediği, bunun da Kur’ân açısından çok tabii bir şey olduğu fikrine götürmektedir. Kur’ân’ın insanın bazı özelliklerinden bahsettiği doğru olmakla birlikte, kanaatimizce hem bu bahsedişin gayesi farklıdır hem de Kur’ân insanı bütün psikolojik yönleriyle ele alıp incelememektedir. Kur’ân’ın modern Psikoloji bilimiyle neredeyse aynı muhtevaya sahip bir kitap olduğu düşüncesi bazı araştırmacılar tarafından çok yaygın bir şekilde dile getirilmekte ve âyetler bu düşüncelere uygun bir şekilde ve fakat bağlamlarından koparılarak yanlış bir metodla anlaşılıp yorumlanmaktadır. Bütün bu çabalar bize göre –iyi niyetli olmakla beraber- büyük oranda yanlış yolda ilerlemek anlamına gelmektedir.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|