Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
  Atıf Sayısı 4
 Görüntüleme 445
 İndirme 24
 Sesli Dinleme 1
Osmanlı Devleti’nde Eski Bir Türk Geleneği: Çanak Yağması
2020
Dergi:  
Milli Folklor
Yazar:  
Özet:

Üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti’nin aslî unsurunun Türklerden meydana gelmesi, devlet ve saray geleneklerinden birçoğunun kaynağının eski Türk gelenekleri olmasını sağlamıştır. Os-manlı Devleti’nde devlet, saray ve toplum gelenekleri içerisinde bu şekilde yer bulmuş olan eski Türk geleneklerinden birisi de, Anadolu’da günümüzde de varlığını farklı şekillerde devam ettiren çanak yağmasıdır. Çanak yağmasının temeli Orta Asya Türklerinde görülen potlaca dayanmaktadır. Potlaç hakanların şölenlerinde yahut bayramlar vesilesiyle gerçekleştirilen büyük şenliklerde halkın yiyecekleri yağmalamasına verilen isimdir. Yağma kelimesi her ne kadar baskın ve zorla ele geçirme anlamına gelse de, eski Türk geleneklerinden olan yağmada gönüllülük esastır. Çanak yağmasında yağma yapanların zor kullanmasından ziyade yağma yaptıranın gönüllü olması, bu olayın eski Türklerde bir gelenek hâline gelmesini sağlamıştır. Bu gelenek gerek belirtilen özelliğinden gerekse yüklendiği diğer anlamlardan ötürü Osmanlılarda da devam ettirilmiştir. Osmanlı hanedan mensuplarına ait evlilik ve sünnet düğünleri gibi büyük çaplı şenliklerde de içleri yemek dolu kapların halk veya yeniçeriler tarafından kapılmasına çanak yağması adı verilmiştir. Osmanlı saray şenliklerinde görülen çanak yağması, günümüzde Sultanahmet Camisi’nin bulunduğu alan olan At Meydanı’nda gerçekleştirilir bu şenliklerde içleri et ve pilavla doldurulmuş olan büyük çanaklar, meydandaki uygun yerlere yerleştirildikten sonra verilen işaretle birlikte yağmaya açılırdı. Çanak yağmaları, saray düğünleri vesilesi ile gerçekleştirilen şenliklerin doğrudan halka yönelik olan en önemli etkinliğiydi. Bu etkinlik neticesinde halkın, sultanın cömertliğine şahit olması sağlanırdı. Çanak yağması sadece şenliklerde değil, aynı zamanda yeniçerilere ulûfe adı verilen üçer aylık maaşlarının verilişinde de uygulanmıştır. Çanak yağmasının bu şekli ise Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusundaki belirli bir bölüme aralıklarla yerleştirilmiş, içerisinde pilav ve zerde gibi geleneksel yemeklerin bulunduğu çanakların, yeniçeriler tarafından kapılması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Gerek şenliklerde gerekse saray merasimlerinde sergilenmesi, çanak yağmasının hem devlet hem de saray geleneği olmasını sağlamıştır. Çanak yağmaları unutulmaz sahneler teşkil etmelerinden ötürü yerli ve yabancı kaynaklarda ayrıntılı olarak tasvir edilmiştir. Geleneğin gönüllülük esasına dayanması, amacının yağma değil de ona yüklenen anlamlar olduğunu göstermektedir. Temelde cömertlik olgusuna dayanmakla birlikte halk, yeniçeri ve ulema gibi farklı sınıflara uygulanmış olması, bu geleneğin birbirinden farklı anlamlar içerebilmesini sağlamıştır. Bu nedenle Osmanlı Devleti’nde devlet ve saray gelenekleri içerisinde yer alan çanak yağması, çok yönlü anlamlar içeren bir sembol olma özelliği taşımıştır. Ne şekilde uygulanırsa uygulansın sultanın bir ihsanı olan çanak yağması, tebaanın yönetime karşı olan saygı ve bağlılık duygu-sunun artmasını sağlamıştır. Bu noktada Osmanlı Devleti’nde halk için gerçekleştirilen çanak yağmaları, bu geleneğin daha çok “ihsan” boyutuna odaklanırken yeniçeriler için gerçekleştirilen çanak yağmaları ise ihsandan ziyade “itaat” boyutuna odaklanmıştır.

Anahtar Kelimeler:

An Old Turkish Tradition In The Ottoman State: Dish Plunder
2020
Dergi:  
Milli Folklor
Yazar:  
Özet:

The fact that the main element of the Ottoman Empire, which reigned on three continents, consisted of Turks, enabled many of the state and palace traditions to be the old Turkish traditions. One of the old Turkish traditions that took place in the state, palace and social traditions of the Ottoman Empire in this way was the dish plunder which continues its existence in different ways in Anatolia today. The dish plunder is based on potlach which is seen in the Central Asian Turks. Potlach is the name given to the plundering of the food by the people in the big festivities of the khans or on the occasion of the feasts. Although the word plunder means and forced seizure, volunteering is essential in the plunder which is one of the old Turkish traditions. The fact that the person who allows the plundering is volunteer and not using force by plunderers made this event a tradition in the ancient Turks. This tradition has been continued in the Ottomans due to both its stated characteristics and other meanings it imposes. In large-scale festivals such as weddings and circumcision feasts belonging to Ottoman dynasty members, it was also called dish plunder to the grabbing of the bowls filled with food by the people or janissaries. The dish plunder seen in the Ottoman palace festivals was carried out at the Horse Square, where the Blue Mosque is located today; in these festivals, large bowls filled with meat and rice were placed in suitable places in the square and then opened to plunder with the sign given. Dish plunders were the most important event of the festivities held on the occasion of palace weddings, which were devoted directly to the people. As a result of this activity, it was ensured that the people would witness the generosity of the sultan. The dish plunder was applied not only at the festivities, but also during the payment of the three-month salaries of the janissaries which called ulûfe. This form of dish plunder was carried out in a certain section in the second courtyard of the Topkapı Palace, where the dishes containing traditional meals such as rice and zerde were grabbed by the janissaries. The fact that it was exhibited in festivals and palace ceremonies ensured that the dish plunder was both state and palace tradition. Dish plunders are described in detail in local and foreign sources as they create unforgettable scenes. The fact that tradition is based on voluntarism shows that its aim is not plunder but the meanings attributed to it. Although essentially it is based on generosity, the fact that it has been applied to different classes such as people, janissary and ulama allows this tradition to have different meanings. Therefore, the dish plunder as one of the state and palace traditions of the Ottoman Empire was a symbol with multifaceted meanings. Regardless of how it was applied, the dish plunder which was a beneficence of the sultan, increased the respect and loyalty of the people to the administration.  At this point, dish plunders for the people in the Ottoman Empire focused on the “beneficence” dimension of this tradition, whereas dish plunders for the janissaries focused on the “obedience” dimension rather than the beneficence.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Dikkat!
Yayınların atıflarını görmek için Sobiad'a Üye Bir Üniversite Ağından erişim sağlamalısınız. Kurumuzun Sobiad'a üye olması için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile iletişim kurabilirsiniz.
Kampüs Dışı Erişim
Eğer Sobiad Abonesi bir kuruma bağlıysanız kurum dışı erişim için Giriş Yap Panelini kullanabilirsiniz. Kurumsal E-Mail adresiniz ile kolayca üye olup giriş yapabilirsiniz.
Benzer Makaleler












Milli Folklor

Alan :   Filoloji

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.672
Atıf : 8.847
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini