Demografik göstergeler son yıllarda Türkiye'de evliliğe dair değişimleri ortaya koymaktadır. İdealleştirilen “geleneksel” evlilik modelinden uzaklaşmak, bir tür ahlâki paniğe yol açmaktaysa da bu durum, evlilik modelinde bazı değişimler yaşanmasına engel değildir. Diğer taraftan bu değişimlere rağmen toplumsal cinsiyet rollerinde aile içinde kuşaktan kuşağa bir süreklilik gözlemlenmektedir. Makale, evlilik yaşına gelen üniversite eğitimi almış genç kadınların annelerinin kendilerine aktardığı tavsiyeleri ve yaşam deneyimlerini yeniden yorumlamalarından yola çıkarak bu değişimlerin evlilik konusundaki tutumları üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Toplumsal yeniden üretim anlamında geleneksel olarak annelerin kızlarını eş seçimi konusunda hazırlamak ve yönlendirmek konusundaki ağırlıkları nedeniyle, kızlarına tavsiyelerinin veya talimatlarının ne şekilde yorumlandığı üzerinde durmayı tercih ettik. Bir anlamda anne-kız ilişkilerinin nesiller arası aktarımının toplumsal değişimlerin etkisinde nasıl algılandığını da görmeye çalıştık. Bu makalede belirtilen sonuçlar, Mayıs 2011-Haziran 2012 tarihleri arasında, İstanbul'da yapılmış olan niteliksel bir saha araştırmasına dayanmaktadır. Öncelikle, “kız çocuğu nesli” olarak yaşları 20 ile 25 arasında değişen, orta sınıftan gelen 12 genç kadınla, ardından “anne nesli” olarak, yine orta sınıf olarak niteleyebileceğimiz, 45 yaş üzeri 9 kadınla yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Araştırmamızın bulgularına göre kız çocuğu nesli arasında ilk evrede evliliğin kurumsal temelleri aşk uğruna silikleşiyor gibi dursa da, söz konusu genç kadınlar uzun soluklu bir birliğin gerekliliğini de dile getirmekten geri kalmıyor. Anneleri ise, kızları için beliren yeni normları, evliliğin toplumsal yeniden üretimini güvence altına almaya yönelik stratejiler geliştirmek için harekete geçirmektedirler. Her iki tarafın da evlilikten beklentisi daha iyi bir hayat sunmasıdır.
Demographic indicators show changes in marriage in Turkey in recent years. Even though removing from the idealized "traditional" marriage model leads to some kind of moral panic, this situation does not prevent some changes in the marriage model. On the other hand, despite these changes, a continuity in social gender roles is observed in the family from generation to generation. The article aims to evaluate the impact of these changes on their attitudes towards marriage by reinterpreting the advice and experiences of young women who have received university education from their mothers and their mothers. In the sense of social re-production, we prefer to stand on how their advice or instructions are interpreted, because of the weight of the mothers traditionally preparing and guiding their daughters in their choice of spouses. In a sense, we also tried to see how the intergenerational transmission of mother-daughter relationships is perceived in the influence of social changes. The results mentioned in this article are based on a qualified field research that was conducted in Istanbul between May 2011-June 2012. First of all, half-configured interviews were made with 12 young women from the middle class, between the ages of 20 and 25, and 9 women over the age of 45 which we can describe as the middle class, then the "mother generation". The findings of our research show that while the institutional foundations of marriage in the first phase of the girl generation seem to be dissolved for the sake of love, the young women in question are not behind to express the necessity of a long-death union as well. Their mothers, however, are taking the new standards for their daughters to develop strategies to ensure the social re-production of marriage. The expectation of both sides from marriage is to offer a better life.
Alan : Hukuk; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|