Bir ulus-devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı toplum yapısından birçok önemli unsuru da devralmıştır. Bunun en belirgin örneği ise, tepeden inmeci bir yaklaşımla Osmanlı Batılılaşmasının öncülüğünü yapan devletçiseçkicilerdir. Ancak Osmanlıda din ve gelenekten kaynağını alan devletçiseçkinciler, Cumhuriyet döneminde otoritelerini laik halk egemenliğine dayamışlardır. Fakat halk egemenliği burada sözde kalmıştır. Devletçi-seçkinciler, çok partili döneme kadar devleti jakoben bir anlayışa yönetmişlerse de, bu dönemden itibaren “devletin gerçek sahipleri” olarak konumlarını her geçen gün kaybetmeye başlamışlardır. İç ve dış gelişmeler bu değişimde önemli rol oynamıştır. Bu gelişmeler, yeni dünya düzeni, şehre göç, değişen ekonomik hayat, İslam’ın yükselişi ve küreselleşme olarak sıralanabilir. Küreselleşme sürecinde, Türk halkı, hem devletçi-seçkincilere, hem de küresel etkilere bir tepki olarak milli olanı da modernleşmenin ana bir unsuru haline getirmiştir. Bunda küreselleşmenin kendi modelini getirirken imkân verdiği özgürlük ortamın etkisi büyük olmuştur. Bunun neticesinde söz ve karar hakkının millette geçmesiyle, milli değerlerin dikkate alındığı ve küresel gelişmelere de açık olunan yeni bir modernleşme ortaya çıkmıştır. Gelinen noktanın tespiti açısından bu çalışma, Cumhuriyet dönemi modernleşme seyrinin olumlu ve olumsuz yanlarını ana hatlarıyla ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma belge tarama ve onları yorumlama metodu üzerine kurulmuştur.
Alan : Eğitim Bilimleri; Fen Bilimleri ve Matematik; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|