Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
  Atıf Sayısı 2
 Görüntüleme 69
 İndirme 13
Endülüslü Şair İbn Hânî’nin Şiirlerinde Şiîlik Yansımaları
2020
Dergi:  
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

Hz. Peygamber’in vefatından sonra, sahabe arasında Müslümanların başına kimin geçeceği konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Ashabtan bir grup, hilafetin Hz. Ali (öl. 40/661) ve onun soyundan gelenlerin hakkı olduğunu savunmuştur. Hz. Ali ve çocuklarını destekleyen siyâsî taraftarlık şeklinde ortaya çıkan bu hareket, zamanla Şîa adında bir mezhep hüviyetine bürünmüş, ardından da bir takım fırkalara ayrılmak suretiyle İslâm coğrafyasının farklı yerlerine dağılmıştır. Bu fırkalardan biri de adını İsmail b. Cafer es-Sâdık’tan (öl. 138/755) alan İsmâiliyye fırkasıdır. İsmâiliyye fırkası, Ubeydullâh el-Mehdî (öl. 322/934) liderliğinde dâîler aracılığıyla kendi nazarlarında, Hz. Ali ve soyunun hakkı olan hilafeti gasbetmiş olan Emevî ve Abbasîlere karşı mücadelesini gizli olarak sürdürmüştür. Berberîlerin desteğiyle Kuzey Afrika’da Fâtımîler adında ilk devletlerini oluşturduktan sonra faaliyetlerini açıktan yürüten İsmâilîler, Berka’dan Atlas Okyanusu’na kadar olan bölgeyi ele geçirmişlerdir. Fatımî Devleti, kuruluşundan itibaren sadece coğrâfî bir bölgeye sahip olma davası gütmekten ziyade Şîa çizgisi üzerinde yürümeyi amaç edinmiş bir mezhep devletidir. Bu yönüyle Abbâsî ve Emevî devletlerinden tamamen farklılık gösteren Fatımîler, hicri III. asrın sonlarından itibaren dâîleri aracılığıyla buradaki propaganda faaliyetlerini artırarak doğudan Mısır, Kuzeyden Endülüs Emevî hilafetini ele geçirmek için yoğun çaba göstermişlerdir. Bu çaba sonucunda ve III. Halife Muiz’in başarılı siyaseti sayesinde Mısır’ı fethetmeye muvaffak olmuşlardır. Mısır’ın fethedilmesinde dâîlerin rolu oldukça büyüktür. Fakat Endülüs’te Sünnî-Mâlikî mezhebi kökleştiği için aynı başarıyı burada gösterememişler, sınırlı sayıda taraftar edinebilmişlerdir. Bununla birlikte bazı ünlü fikir ve edebiyat adamlarını kendi saflarına çekmeyi başarmışlardır. Şüphesiz Fâtımî dâîlerin, Endülüs’teki propaganda faaliyetlerinin en önemli kazanımlarından biri İbn Hânî el-Endelusî’dir (öl. 362/973). Şiî olduğundan dolayı Endülüs’ten ayrılmak zorunda kalan İbn Hânî, Mağrib’e geçerek Fâtımî yönetimine bağlı Mesîle şehrinin valilerinin himayesine girmiştir. Şairin, bu valiler hakkında söylediği şiirler, kısa sürede şöhretini yaymış ve Fatımîlerin başkenti Kayrevan’a kadar tanınmasını sağlamıştır. Câhiliye döneminden beri halife ve emirlerin çoğunun, devlet sınırları içinde yönetimini sağlamlaştırmak, dışarıda ise nüfuzunu yaymak için başvurduğu yöntemlerden biri, sarayda kendilerini ve devlet politikalarını öven, diğer bir ifadeyle reklamlarını yapan şairlere yer vermeleridir. Bu amaçla Halife Muiz’in, şöhretini duyar duymaz el-Mansûriyye’de bulunan sarayına davet ettiği şairlerden biri de İbn Hânî’dir. 350/962 yılında Muiz’in huzuruna çıkan İbn Hânî, kısa sürede Ebü’l-Kâsım el-Fezârî el-Kayrevânî ve Ali b. Muhammed el-İyâdî et-Tûnisî gibi saray şairlerini geçerek Mağrib’in Mütenebbisi diye isimlendirilmiştir. Zamanla Muiz’in en samimi dostlarından biri haline gelen İbn Hânî, halifeden gördüğü değer ve cömertlik karşısında bütün yaratıcı potansiyelini Muiz’in hilafetini savunmak ve İsmâiliyye fırkasının mesajlarını halka iletmek için harcamıştır. Böylece, doğuda ve batıda yayılmacı politika izleyen Fâtımîlerin en güçlü savunucusu ve propagandacısı haline gelen şair, daha önce klasik tarzda söylediği methiyelerine bir yenilik kazandırmış, Fâtımî imamlarını özellikle de hâmisi olan Muiz’i insanüstü sıfatlarla yücelten şiirleri sayesinde büyük bir itibar görmüştür. Doğal olarak Muiz’in izlediği başarılı siyasetin ve şairin savunuculuğunu yaptığı Şiî-İsmâiliyye fırkasının öğreti ve terimlerinin kasidelerine belirgin yansımaları olmuştur. Ayrıca Ehl-i beyt davası ve onların uğradığı haksızlıklar, şairin gönül dünyasını derinden etkilemiş, şair de kendisine gözdağı veren hiçbir tehlikeye aldırış etmeden bu haksızlıkları şiirlerinde dile getirmekten çekinmemiştir. Fâtımî akidesini ve Fâtımî imamda bulunması gereken sıfatları araştıranlar için yazılı ilk kaynak olduğu söylenen bu kasideler, büyük öneme sahiptir. Zira Fatımîler, imamın masum olduğuna, zahir ve batını bildiğine, kıyamet günü kendi dostlarına şefaatçi olacağına inanmaktadırlar. Hatta İmamı beşer üstü bir varlık görüp ona Allah’ın ruhu kılacak kutsiyet ve celallik atfetmektedirler. Dahası hayatın varlık sebebi kılmaktadırlar. Bu ve bununla ilişkili manalar, İbn Hâni’nin şiirlerinde oldukça fazla olup bu şiirler Kuzey Afrika sınırlarını aşıp Endülüs’ten Bağdat’a kadar uzanan geniş bir bölgeye yayılarak İsmâiliyye doktrininin tanınmasını sağlamıştır. Bu çalışma, giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş’te kısaca Şiî-İsmâiliyye fırkasının tarihçesinden, birinci bölümde İbn Hânî’nin hayatı ve şairlik yeteneğinden, ikinci bölümde propagandasını yaptığı Şiî-İsmâiliyye inancının kasidelerine yansımalarından bahsedilecek ve bu şiirlerin tahliline yer verilecektir. Yine Şiî edebiyatına derin etkileri olan Kerbelâ ile alakalı târihî ve siyâsî değeri olan şiirlerin analiz ve değerlendirilmesi yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler:

The Poetry of the Poetry of Ibn Hani
2020
Yazar:  
Özet:

by Hz. After the death of the Prophet, there were intense disputes between the Sahabe who would go to the head of the Muslims. A group of Ashabtan, Hilafetin Hz. Ali is dead. 40/661) and he defended that those who came from his descendants were right. by Hz. This movement, which emerged in the form of political support for Ali and his children, was over time wrapped into a philosophy named Shia, and then divided into a series of frogs and spread to different places of Islamic geography. One of these frogs is named by Ismail B. Cafer es-Sadık (death. 138/755 is the area of the Ismailiya. and the death of the righteous, 322/934) in the leadership of the Dâles through their own Nazars, Hz. He and his family, who had the right to fight against Emevi and Abbasi, had continued their struggle secretly. With the support of the Berberis, the Ismailians, who openly conducted their activities after the formation of their first states in North Africa named the Fatimists, occupied the area from Berka to the Atlantic Ocean. The Fatimah State is a religious state that has since its establishment aimed to walk on the Shi'a line rather than to claim to have a geographical area. Those who are completely different from the Abbasi and Emevi states, Hicri III. Since the end of the century, through their religions, they have made intense efforts to capture the Indulus Emevi hilafet from east to north, by increasing their propaganda activities here. This is the result and III. Thanks to the successful politics of Khalifa Muiz, they have been able to conquer Egypt. The role of the Daisy in the conquest of Egypt is quite large. But they did not show the same success here because the Sunni-Malikî philosophy was rooted in Endulus, they were able to gain a limited number of supporters. However, they have managed to attract some famous ideas and literature men to their own lines. There is no doubt that one of the most important achievements of the Fathemians, the propaganda activities in Endulus, is Ibn Hani al-Endelusî. 3 of 973). As a result of the shia, Ibn Hani was forced to leave Endulus, passing to the Maghrib and entering the guardians of the city of Mesîle associated with Fatimî. The poems that the poet said about these governors soon spread his fame and made it recognized by the Fatimites until the capital of Kayrevan. One of the methods that many of the caliphs and orders have applied for strengthening their governance within the state borders and spreading their influence outside is to place in the palace the poets who praise themselves and their state policies, in other words, making their advertisements. For this purpose, one of the poets that Khalifa Muiz has invited to the palace in Al-Mansurya when he hears his fame is Ibn Hani. In the year 350/962, the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) came to the presence of the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) and was called the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) and the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him). With time, Ibn Hani, who became one of Muiz's most intimate friends, has spent all his creative potential in the face of the value and courtesy he sees from the Khalifa to defend Muiz's hilafeti and to communicate the messages of the frog to the Islamic Republic. Thus, the poet, who has become the strongest defenders and propagandists of the Fatimists who follow the spread policy in the east and west, has given an innovation to his texts he has previously spoken in the classical style, and has seen a great reputation thanks to his poems that praise Muiz, his Fatimist imam, especially his hamis, with supernatural qualities. Of course, Muiz’s successful politics and poet’s defense of the Shi’i-Ismâiliya frog’s teachings and terms have been clearly reflected in the curtains. In addition, the Ehl-i-beyt case and the injustice they suffered deeply affected the poet’s heart world, and the poet also did not fear to express these injustices in his poems without taking into account any danger that gave him the pleasure. For those who are the first to know the truth and the first to know the truth and the first to know the truth and the first to know the truth and the first to know the truth and the first to know the truth and the first to know the truth. They believe that the Imam is innocent, that he knows the Zahir and the West, and that he will be a shaped to his friends on the Day of Resurrection. And they see God’s grace, and God’s grace, and God’s grace, and God’s grace. They are the cause of life. This and the related meanings are quite numerous in Ibn Hani’s poems, and these poems have spread across the border of North Africa and spread across a wide area from Endulus to Baghdad, making it possible to recognize the doctrine of Islam. This work consists of entrance and two sections. In the introduction will be briefly stated about the history of the Shi’i-Ismâiliya frog, in the first part of Ibn Hani’s life and poetry ability, in the second part of the propaganda of the Shi’i-Ismâiliya, and in the review of these poems will be placed. It will also be analysed and evaluated the poems that have a profound influence on the poetry of Kerbelâ and the political value of them.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Dikkat!
Yayınların atıflarını görmek için Sobiad'a Üye Bir Üniversite Ağından erişim sağlamalısınız. Kurumuzun Sobiad'a üye olması için Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı ile iletişim kurabilirsiniz.
Kampüs Dışı Erişim
Eğer Sobiad Abonesi bir kuruma bağlıysanız kurum dışı erişim için Giriş Yap Panelini kullanabilirsiniz. Kurumsal E-Mail adresiniz ile kolayca üye olup giriş yapabilirsiniz.
Benzer Makaleler






Cumhuriyet İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 1.205
Atıf : 2.574
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi