Osmanlı Devleti tarihinde padişahların ilgisini çeken Beylerbeyi Köyü, yaptırılan köşk, kasır ve saraylar ile yazlık olarak kullanılan bir niteliğe kavuşmuştur. Beylerbeyi Köyü’nün güneyinde deniz kıyısında yer alan “İstavroz Bahçesi” denilen geniş bir park alanına Sultan II. Mahmud döneminde “İstavroz Sarayı” olarak bilinen sarayın yerine mimar Kirkor Amira Balyan tarafından ahşap bir saray yaptırılmıştır. Sultan Abdülmecid döneminde ise yanan (1851) bu sarayın kalıntıları Sultan Abdülaziz tarafından yıktırılarak yerine mimar Sarkis Balyan’a bugünkü Beylerbeyi Sarayı inşa ettirilmiştir (1864). Çeşitli Batı üsluplarının Doğu üsluplarıyla kaynaştırıldığı sarayın mimarisi, kullanım özellikleri açısından geleneksel Türk evi planıyla benzerlikler gösterir. Beylerbeyi Sarayı genellikle yaz aylarında, özellikle de yabancı devlet başkanlarının ağırlanmasında kullanılmıştır. Sırp Prensi, Karadağ Kralı, İran Şahı, Fransa İmparatoriçesi Eugenie bunlardan bazılarıdır. Sarayda Batılılaşma sürecinde Batı tarzı mobilya ve donanımlar kullanıldığından Türk konut ve saray mimarisi içinde Batılılaşmaya ön ayak oluşu bakımından önem taşımaktadır. İç mekân dekorasyonu açısından da muhteşem bir zenginliğe sahip olan Beylerbeyi Sarayı son dönem Osmanlı sarayları içinde set bahçeleri, bu bahçelerde bulunan köşkler ve eski saraylardan kalan büyük havuz ve set bahçesinin altından geçen tarihi tünel ile dikkati çekmektedir. Yapılan onarımlarla birlikte Beylerbeyi Sarayı, döneminin özgün bir yazlık sarayı olarak “Boğaziçi Kültürü” içinde yerini almış durumdadır. Bu çalışmada Beylerbeyi Sarayı’nın mekân tasarımının, yapıldığı dönemin özelliklerine göre incelenerek yeri ve önemi vurgulanmıştır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|