Paul Ricoeur’ün zamanın anlatısal işlevi ile insan deneyimi arasındaki ilişkiye dayanan zaman yorumu, onun felsefesinde özel bir vurgu ile “anlatısal zaman” olarak kavramsallaştırılmıştır. Augustinus'un ve Aristoteles’in zaman yorumlarına geri dönen ve Augustinusçu ruhun zamanı ile Aristotelesçi Saat zamanını birlikte ele alan Ricoeur, bu birliktelikte açığa çıkanı, ahenksizliğin-uyumu (concordance discordante) olarak adlandırmaktadır. Zira geçmişin, geleceğin ve şimdinin sürekli olarak birbirlerinin alanına nüfuz ettiği ruhun zamanı, Augustinus felsefesinde düzensiz bir işleyişle bir uyumsuzluk/ahenksizlik olarak karşımıza çıkmaktadır. Saat zamanı ise bu uyumsuz deneyimin karşısında uyumun, ahengin zamanı olarak vardır. Zamanın bu ikili yönünün birlikte görülebilmesine olanak veren, onlara aracı olan zaman ise Ricoeur felsefesinde üçüncü bir zamana, yani “anlatısal zaman”a işaret etmektedir. Ona göre ancak bu zamansal dolayım aracılığıyla deneyim; anlaşılabilmekte, açıklanabilmekte ve anlatısallaşabilmektedir. Ahenksizliğin uyumlu birliğinin kavranması yoluyla yaşam deneyimi, anlatısal zaman ile kendini anlamlı bir bütünlükte var edebilmektedir. Ricoeur’ün Zaman ve Anlatı adlı yapıtında ortaya koymuş olduğu anlatı kuramına ışık tutabilmek adına bu çalışma iki amaca dayanmaktadır. İlk olarak, Ricoeurcü anlamıyla, anlatıya konu olan deneyimin özel yapısını açığa çıkarmak ve bu yolla Ricoeur’ün temsil düşüncesine dayandırdığı anlatı’nın, bir ‘yaşama sanatı’ olarak yorumlanabileceğini göstermektir. İkinci olarak ise, bu düşünceyi Ricoeur’ün kendi zaman kuramı bağlamında tartışmaya açtığı Virginia Woolf’un Mrs. Dalloway romanı ile ilişkilendirerek çözümlemektir.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|