Kuzey Afrika’nın Asya ile birleştiği stratejik bir noktada yer alan Mısır toprakları tarihte önemli hadiselere sahne olmuştur. Hz. Peygamber, İslâm öncesinde Arapların ticari faaliyetler çerçevesinde tanıdıkları bu kadim medeniyete ilgisiz kalmamış, bir elçi göndererek dönemin Mısır hükümdarını İslam’a davet etmiştir. Fethi Hz. Ömer döneminde gerçekleşen Mısır, sonraki dönemde Kuzey Afrika fetihleri için önemli bir üs olmuştur. Abbasîler döneminde idarî, siyasî, askerî alanlarda etkinlikleri artan Türkler bir tarihten sonra Mısır’da şeklen Halife’ye bağlı fakat bağımsız ve yarı bağımsız siyasî teşekküller oluşturmuşlardır. Bunlar arasında ilk olma özelliği taşıyan Tûlûnoğulları’nın kurucusu Ahmed b. Tûlûn, aslında Mısır’a atanan yedinci Türk valisidir. Ahmed konumunu güçlendirdikten sonra bazı imtiyazlar elde etmek için Halife ile mücadeleye girmiş ve başarılı olmuştur. Döneminde muazzam rakamlara ulaşan ülke gelirleri eğitim, sağlık, tarım, bayındırlık ve imar faaliyetlerinde kullanılmış, halkın refah seviyesi artmıştır. Adına para bastırması, hutbede adının geçmesi bağımsızlık yolunda attığı önemli adımlardandır. Yeşkur dağı eteklerine Katâi semtini inşa ettirerek merkezi buraya taşımıştır. Yine Katâi’de yaptırdığı cami, bugün Mısır’da aslını koruyan en eski cami olarak bilinir. Cami bünyesinde bir eczane açmış ve buraya bir doktor vazifelendirmiştir. Halkın ücretsiz tedavisi için de ayrıca bir bîmâristan inşa ettirmiştir. Çok sayıda su kanalı açtırarak ekilebilir arazileri arttırmış, yeni köprüler yaptırmış, Nil üzerindeki mikyasları modernize ettirmiş ve “Dâru’t-Tırâz” isimli bir dokuma evi kurdurmuştur. İdarî yapıda hânedan mensuplarını, önemli görevlerde ise Türk kökenlileri tercih edildiği görülür. Donanmaya önem veren Ahmed, Akkâ Kalesi ve Limanı’nı inşa ettirmiş, ülkenin farklı tersanelerinde yapılan binlerce savaş ve ticaret gemisi suya indirilmiştir. Ahmed’in, Türk idari geleneğiyle örtüşen uygulamaları olduğu bilinse de Bağdat’ta doğduğu, Samerrâ’da eğitim gördüğü, Abbasi ordusunda ve bürokrasisinde tecrübe kazandığı unutulmamalıdır. Âlim ve edipleri koruduğu, kültürel faaliyetleri teşvik ettiği bilinen Ahmed hastalandığında her dinden ve milletten insan onun için dua etmiştir. Onun Mısır’da bıraktığı izler ileride burada kurulacak olan İhşidîler, Memlüklüler ve Osmanlılar gibi Türk devletlerine de referans olmuştur.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|