Aydınlanma döneminin bireye ve onun özgürlüğüne güven duyan zihniyet yapısının ifadesi olan Aydınlanma felsefesinin önermelerinin, sanayi üretiminin yoğunlaştığı 19.yy.ın ortalarından itibaren, özellikle sınıfsal ve toplumsal tahakkümün artmasıyla giderek sönmeye başladığı görülmektedir. Modern kapitalist toplumda ortaya çıkan ve bürokratik devlet gücünün artışıyla orantılı biçimde gelişen bu tahakküm, aydınlanma ve modernliğin ilk zamanlarında öne sürülen bireyin özgürlük idealinin düşünürler tarafından tekrar sorgulanmasına yol açtı. Düşünsel alanda Marx ile belirgin bir ivme yakalayan bu sorgulama süreci Weber’in geliştirdiği bürokrasi anlayışından da beslenerek Frankfurt Okulu zamanında net bir görünüm kazandı. Franz Kafka’nın yazdığı Şato isimli eser, bu sorgulamaya edebiyat perspektifinden katkı sunmaktadır. Bunun yanında Şato, modern bürokratik tahakküm mekanizmalarınınyoğun işlediği Almanya’da yazılmış olması nedeniyle ayrıca önemlidir. Öyle ki bu romanda söz konusu tahakküm mekanizmalarının bireyler ve bireyler arası ilişkiler üzerindeki etkisi çarpıcı biçimde işlenmiştir. Bu çalışmada Aydınlanmanın birey ideali, modern zamanlarda bu ideale yöneltilmiş eleştiriler ve Kafka’nın Şato isimli eserinin Aydınlanmanın birey idealinin eleştirisindeki yeri işlenmiştir. Kafka, Şato isimli eserinde, Weber’in rasyonellik bağlamında ele aldığı modern bürokrasi ve bunun toplum üzerindeki etkilerine faklı bir pencereden bakmaktadır. Romanın daha iyi anlaşılabilmesi için belki de çift katmanlı bir okumasının yapılması gerekmektedir. Çünkü romanın son sayfalarına kadar, modern bürokrasinin akılsallık bağlamında değil, ‘saçmalık’ bağlamında inşa edilmiş bir yapı olduğu düşünülür. Roman içinde yüzlerce ayrıntıyla örülmüş olan bürokratik mekanizmanın ne kırtasiyeciliğinin, ne insanlar üzerinde kurduğu tahakkümün, ne de aldığı kararların akılsal bir temeli yoktur. Romanın sonuna kadar olay örgüsünün okuyucu üzerinde bıraktığı etki böyledir. Ancak son sayfalarda yaşanan diyaloglar, bütün bu ayrıntıların, anlamsız görünen kırtasiyeciliğin, tahakkümün ve bürokrasinin aldığı kararların ardında bütün bunları birleştiren, rasyonalize eden bir kurgunun yattığı görülür. Roman boyunca ‘saçmalıklardan’ ve ayrıntılardan bunalan okuyucu, söz konusu diyaloglarda aslında bütün bu saçmalık ve ayrıntıların bir düzeni olduğunu venihayetinde, bunların Şato’da simgeleşen bürokratik mekanizmaya hizmet ettiğinin farkına varır
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|