Bu makale, 1923-1950 yılları arasında Türkiye’de hüküm süren tek parti iktidarının siyasal rejimini "vesayet" kavramı çerçevesinde ele almaktadır. Tek parti dönemi üzerine oluşan akademik literatürün bir kısmında, tek parti döneminde uygulanan otoriter-totaliter politikalar "vesayetçi demokrasi" başlığı altında ele alınarak meşrulaştırılmaktadır. Bu çalışmalarda, Kemalist elitlerin, toplumun olgunlaşması ve Türkiye’nin daha sağlam bir demokratik yapıya kavuşması uğruna istemeden ve geçici bir süre ile otoriter bir tek parti rejimi kurguladığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, tek parti rejimini tanımlamak için kullanılan vesayetçi sıfatı, olumlu bir anlamda ve rejimin totaliter olmayışını ve demokrasiyi hedeflediğini ima etmek üzere kullanılmaktadır. Bu çalışma, iddia edilenin aksine, vesayetçi eğilimin, demokratik bir sistem için olumlu bir nitelik oluşturmadığını bilakis demokratik sistemi zora sokan, hatta imkânsızlaştıran bir niteliğe sahip olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Başka bir deyişle, bu çalışma, tek parti rejiminin vesayetçi bir eğilime sahip olduğunu kabul etmekte ancak, Kemalist tarih yazımında savunulanın aksine, vesayetçi eğilimin demokrasiye geçişi zorlaştırdığını hatta imkansızlaştırdığını iddia etmektedir.
This article examines the political regime during the single party rule in Turkey between the years of 1923-1950 in relation to the concept of tutelage. In the academic literature, the policies implemented during the one-party period are justified under the title of guardianship democracy. It is argued that the Kemalist elite of Turkey, unintentionally and undesireably constructed authoritarian one-party regime for the sake of achieving more robust democratic regime. Hence the adjective tutelage is used to define the desire of one party regime to reach democracy and point its untotalitarian feature. This study is trying to explain that tendency towards tutelary regime does not constitute a positive property, unlikely it is pressuring dynamic for democracy, even clearing out the possibility of a democratic system. The main argument supported in this work is that tutelary tendencies, contrary to the assumptions of Kemalist historicization, do not serve as segue to democracy, but rather make consolidation of democracy difficult, even impossible.
Alan : Eğitim Bilimleri; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|