Yemek, insanların yaşamlarının önemli bir parçasıdır. Bu nedenle modern dönemde fizyolojik bir ihtiyaç olmanın ötesinde, toplumsal fonksiyonları da bulunmaktadır. Tarih boyunca yemek, insanların kendilerini ifade etmeleri, iletişim kurmaları ve diğer topluluklara kendi kültürlerini aktarmanın en yalın ifadesi olmuştur. İnsan etkileşiminin en doğal aracı olan yemek, yüzyıllar içerisinde farklı misyonlar üstlenerek, tarihin her aşamasında yer almayı başarmıştır. Siyasetten (gastrodiplomasi), ekonomiye (restorant, kafe, fast food v.b.), dini ritüellerden, kutlamalara (festivaller) kadar hayatın her alanında kendisine yeni gastromekanlar oluşturmayı başaran yemek kültürü, dijital iletişimin yaygınlaşmasıyla XXI. yüzyıl itibariyle fiziksel alanın ötesinde, seyirlik bir gösteri haline gelmeye başlamıştır. Eğlence ve gösteri gibi kavramların her ikisini de içerisinde barındırması nedeniyle, bir gösteri haline gelen yemek konusu incelenirken; Guy Debord’un ‘Gösteri Toplumu’ kavramını kuramlaştırdığı çalışmasından yola çıkılmıştır. Farklı kültürlere ait yemeklerin cezbedici bir şekilde hazırlanmasını konu alan videoların, yemek servislerinin insan arzusunu harekete geçirecek şekilde gösterilmesiyle, yemekler damak tadından önce göze hitap etmekteyi başarmıştır. Göze hitap etmenin amacı; küresel yemek tüketim kültürünü XXI. yüzyılda yeniden şekillendirmek ve insanlar için bir statü göstergesi haline getirmektir. Böylelikle kimliğin, aidiyetin ve kültürün hayati bir parçası olan yemek kültürü, bir metaya dönüştürülerek dijital ortamlarda paylaşılmaktadır. İçerdiği sembolik değerle bir iletişim öğesi olarak ele alınan yemek görselleri, gündelik yaşantılarımızı anlamlandırarak, sosyal statü simgesi ve kimlik ifadesinde bir aracı haline gelmiştir. Sosyal medyada paylaşılan yemeklerin ve mekanların kullanıcılar tarafından deneyimlenmesi, toplumun yeme alışkanlıklarının farklılaşmasına yol açmaktadır. Bu bakımdan, sanal toplulukların sosyolojik analizlerle ele alınması gerekmektedir. Bu bakış açısıyla çalışma, yemek kültürü konusunun bir iletişim öğesi olarak ele alınarak, toplumun tüketim alışkanlıkları ve sosyal statü ilişkisi bağlamında argümantatif bir çalışma çerçevesinde incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmayla, sosyal medyanın farklı yemek kültürlerine ait malzemeleri, pişirme tekniklerini ve yeme biçimlerini bir araya getirerek; etkileşim sonucu doğan melez bir yemek kültürünün ortaya çıktığı ve bu yeni melez kültürün uluslararası yemek iletişimine vurgu yaptığı açıklanmaktadır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|