Hicri 6. asırda yaşamış Şemsuddîn Ebû Sâbit Muhammed b. Abdulmelik ed-Deylemî’nin (v.589/1193), “Kitâbü Tasdîkı’l-Maârif” isimli tek ciltlik işarî tefsiri vardır. Deylemî, söz konusu tefsirinde mutasavvıflara çeşitli eleştiriler yöneltir. Tenkitlerini dikkate değer kılan, kendisinin de bu alana hâkim mutasavvıf bir âlim olmasıdır. Deylemî’nin tasavvuf literatürüne vukufiyetini ortaya koyan ve çoğu yazma halinde olan otuzdan fazla eseri bulunmaktadır. İtikatta Ehl-i Sünnet bir çizgide olan Deylemî, kâmil imanın rükünlerini işlerken bu çizgisini ortaya koyar ve buna aykırı gördüğü görüşleri eleştirir. Tenkitleri güçlü ve ikna edicidir. Eleştirilerini delile dayalı olarak yapar ve genellemeci bir üslup kullanmaz. “Sekîne” kavramına yüklediği anlam ve tasavvuf ehline bu kavram çerçevesinde yöneltmiş olduğu tenkitler dikkat çekicidir. Sükûnu’l-kalb ile sekînenin aynı şeyler olmadığını, kalbin sükûn bulmasının yakîn ile ilgili olduğunu, sekînenin Allah’tan indirilen vehbî bir şey olduğunu dile getirip, sekîne ile ilgili âyetlerde geçen “indirme” kelimesine dikkat çeker ve bu düşüncede olmayan bazı mutasavvıfları eleştirir. Kelime, olgu ve kavramlarla ilgili bazen açıkça isim zikrederek, çoğu zaman da isim vermeksizin mutasavvıflara yönelttiği tenkitleri vardır. Tefsirinde görüşlerinden en çok faydalandığı ilk devir sûfîlerinden İbn Atâ bile Deylemî’nin tenkidine uğramıştır. Deylemî’nin en fazla tenkit ettiği fırka hulûl ehli mutasavvıflardır. Hulûl inancını delilleriyle çürütmeye çalışır. Bu durum yaşadığı dönemin kelamî tartışmalarına kayıtsız kalmadığını göstermektedir. Hulûl ehli mutasavvıfların yanlış düşüncelerini çürütme adına rab ve abd arasındaki farka işaret ederken kullandığı argümanlar sağlamdır. Hz. Musa’ya muallimlik yapan Hızır’ın dahi Yüce Allah tarafından kul olarak nitelendiğini, hiçbir sûfi Hızır’dan üstün olamayacağına göre onlara rububiyet atfetmenin mümkün olmadığını belirtmesi bu bağlamda zikredilebilir. Deylemî’nin tenkitlerinden biri de “istivâ” kavramı ile ilgilidir. Bazı sufilerin bu kavrama yaklaşımlarını tasvip etmediğini açıkça belirtir. Makale, tüm bu tenkitleri tespit etmeye yönelik bir çalışmadır.
Hicri 6. asırda yaşamış Şemsuddîn Ebû Sâbit Muhammed b. Abdulmelik ed-Deylemî’nin (v.589/1193), “Kitâbü Tasdîkı’l-Maârif” isimli tek ciltlik işarî tefsiri vardır. Deylemî, söz konusu tefsirinde mutasavvıflara çeşitli eleştiriler yöneltir. Tenkitlerini dikkate değer kılan, kendisinin de bu alana hâkim mutasavvıf bir âlim olmasıdır. Deylemî’nin tasavvuf literatürüne vukufiyetini ortaya koyan ve çoğu yazma halinde olan otuzdan fazla eseri bulunmaktadır. İtikatta Ehl-i Sünnet bir çizgide olan Deylemî, kâmil imanın rükünlerini işlerken bu çizgisini ortaya koyar ve buna aykırı gördüğü görüşleri eleştirir. Tenkitleri güçlü ve ikna edicidir. Eleştirilerini delile dayalı olarak yapar ve genellemeci bir üslup kullanmaz. “Sekîne” kavramına yüklediği anlam ve tasavvuf ehline bu kavram çerçevesinde yöneltmiş olduğu tenkitler dikkat çekicidir. Sükûnu’l-kalb ile sekînenin aynı şeyler olmadığını, kalbin sükûn bulmasının yakîn ile ilgili olduğunu, sekînenin Allah’tan indirilen vehbî bir şey olduğunu dile getirip, sekîne ile ilgili âyetlerde geçen “indirme” kelimesine dikkat çeker ve bu düşüncede olmayan bazı mutasavvıfları eleştirir. Kelime, olgu ve kavramlarla ilgili bazen açıkça isim zikrederek, çoğu zaman da isim vermeksizin mutasavvıflara yönelttiği tenkitleri vardır. Tefsirinde görüşlerinden en çok faydalandığı ilk devir sûfîlerinden İbn Atâ bile Deylemî’nin tenkidine uğramıştır. Deylemî’nin en fazla tenkit ettiği fırka hulûl ehli mutasavvıflardır. Hulûl inancını delilleriyle çürütmeye çalışır. Bu durum yaşadığı dönemin kelamî tartışmalarına kayıtsız kalmadığını göstermektedir. Hulûl ehli mutasavvıfların yanlış düşüncelerini çürütme adına rab ve abd arasındaki farka işaret ederken kullandığı argümanlar sağlamdır. Hz. Musa’ya muallimlik yapan Hızır’ın dahi Yüce Allah tarafından kul olarak nitelendiğini, hiçbir sûfi Hızır’dan üstün olamayacağına göre onlara rububiyet atfetmenin mümkün olmadığını belirtmesi bu bağlamda zikredilebilir. Deylemî’nin tenkitlerinden biri de “istivâ” kavramı ile ilgilidir. Bazı sufilerin bu kavrama yaklaşımlarını tasvip etmediğini açıkça belirtir. Makale, tüm bu tenkitleri tespit etmeye yönelik bir çalışmadır.
Alan : Güzel Sanatlar; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|