Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşundan itibaren Türk modernleşmesi toplumda dini sosyal hayattan arındırarak siyasetteki etkinliğini azaltmak istemiştir. Nitekim devrimlerin mahiyeti ve laiklik ilkesi bunu büyük ölçüde başarmıştır. Seküler bir batılılaşma algısı ile laiklik ilkesi etrafında şekillenen modernleşme zamanla merkez ile çevre arasındaki çatışmanın kaynağını oluşturmuştur. Çevre muhafazakâr bir din anlayışının her zaman savunusunu yaparken, merkez dine her zaman mesafe koymuştur. Öte yandan merkez, toplumda inancın kültür boyutunu öne çıkaran grupları da kontrol etmek amacıyla inançlarında serbest bırakmıştır. Bu yaklaşım toplumda dini toplumsal eşitsizliklerin kaynağı konumuna getirmiştir. Bu anlamda Alevilerin kültürel kimliklerini inşa ederken, melezlik ile bir bulanıklık durumuyla baş başa kaldıkları gözlenir. Ülkemizde dinin kaynağını oluşturan toplumsal eşitsizliklere örnek olan Aleviler, toplumda inançlarını Sünni İslam’ın yorumundan farklı ritüellerle yaşayan bir topluluktur. Aleviler, Cumhuriyet tarihi içinde Cumhuriyet ideolojisi ve özellikle laiklikle uyumlu bir politika gütse de kendisini ötekileştirmekten kurtaramamıştır. Bu çalışma Türkiye’de özellikle son 10 yıldır yaşanan modernleşme sürecindeki hâkim paradigmanın çevreye geçmesiyle merkezin var olan modernlik algısına karşılık “farklı bir modernlik” algısıyla siyasi iktidarın vurguladığı dinsel argümanlardaki özgürleştirme çabalarının Aleviler açısından nasıl algılandığını anlamaya yönelik bir çalışmadır. Çalışmamız bu kitlenin inanç boyutunda dinsel kimliğini nasıl ifade ettiği ve bir anlamda toplumda damgalanmış kimliğinin dışında kendini nasıl konumlandırdığı ötekileştirme noktasına da açıklık getirecektir.
Since the establishment of the State of the Republic of Turkey, the modernization of Turkey has sought to reduce its political effectiveness by cleansing the religious social life in society. In fact, the purity of the revolution and the principle of secularity have achieved this greatly. Modernization formed around a secular perception of westernization and the principle of secularity has been the source of conflict between the center and the environment over time. While the environment has always defended a conservative religious concept, the central religion has always set a distance. On the other hand, the center has liberated the groups that stand out the cultural dimension of faith in society in order to control their beliefs. This approach has made religion a source of social inequality in society. In this sense, while the Alevians build their cultural identities, it is observed that they are faced with a state of confusion and misconduct. The Alevians, which are an example of social inequalities that form the source of religion in our country, are a community that lives with different rituals of their beliefs in society than the interpretation of the Sunni Islam. The Alevians, though in the history of the Republic had an ideology of the Republic and
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|