Özet:

İçinde yaşadığımız dünyada gitgide yaygınlaşan bilgi ve iletişim teknolojileri, geleneksel medyanın yerini almıştır. Böylelikle çağımızda bilgi aktarma ve paylaşma süreci boyut atlamaktadır. Sosyal medya, kullanıcılarına paylaşım yapmalarını zorunlu kılarken, bireyleri gözetimin gönüllü katılımcılarına dönüştürmektedir. İnsanlar evlerinde tül perdeleri çekiliyken, mahremiyetlerini sosyal medyada kitlelerle paylaşmaktadır. Bu durum akıllara gözetim toplumunu getirir. Gözetim toplumu karşımıza “panoptikon” kavramıyla çıkar. Hapishane gözetimi anlamına gelen bu kavram, sosyal medyada bireyin gözetlenmesi olarak evrilmektedir. Sosyal medyada mahremiyet yitirilirken gözetim araçları eğlence aracı olarak kullanılır. Böylece özne olan birey, gözetimin nesnesi haline gelir. Instagram ise kadınların -özellikle ilk kez anne olanların- sanal dünyada var oldukları ortamlardan biridir. Sanallaşan anneler çocuğunun her anını kaydederek, bunu diğerleriyle paylaşma ihtiyacı duyar. Annenin çocuğunun kimliği ve mahremiyeti üzerinden popülerlik kazanması ve bunun sonucunda ticari gelir elde etmesi yeni etik tartışmaları doğurmaktadır. Bu çalışmada gözetim toplumunda kimlik ve mahremiyet olgusu bağlamında Instagram anneleri incelenecektir. Çalışmanın amacı sosyal medya ile dönüşen annelik kavramına eleştirel bir bakış açısı getirmektir.

Anahtar Kelimeler: