İnsanlar tarih öncesi dönemlerden beri çeşitli sebeplerle bulundukları yerlerden farklı yerlere hareket etmişlerdir. Bu insan hareketleri, göç olgusunu ortaya çıkarmıştır. Göç olgusunun tarihi çok eskiye dayanmakla birlikte, özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında göç hareketlerinin oldukça arttığı gözlenmektedir. Bu iki dünya savaşı sırasında, güvenliklerinden endişe eden milyonlarca insan bulundukları yerleri terk ederek (ülke içinde veya ülke dışında) farklı bölgelere göç etmişlerdir. Göç hareketleri İkinci Dünya Savaşından günümüze kadarki geçen sürede artarak devam etmektedir. Göç hareketlerinin fazlalaşması, mülteci ve sığınmacı sayılarının da artmasına neden olmuştur. Sığınmacı sayısındaki olağandışı artış, hem sığınmacılar hem de sığındıkları ülkeler için birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Özellikle sığınmacılara yönelik insan hakları ihlalleri ülkelerin saygınlığını ve prestijini olumsuz yönde etkilemektedir. Sığınmacılara sağlanan hakların, vatandaşların sahip olduğu hakların çok gerisinde olmaması gerektiği kabul edilmektedir. Türkiye’nin Asya ve Avrupa Kıtalarını bağlayan doğal bir köprü konumunda olması, onu sığınmacılar için doğal bir sığınma yeri haline getirmiştir. Bununla bağlantılı olarak Türkiye’de “sığınma hakkının” doğal ve temel bir insan hakkı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Türkiye ile birlikte karşılaştırmalı hukukta, sığınma hakkı anlatım konusu yapılmıştır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|