Öğrencilere aktif, anlamlı ve hayatın içinde öğrenme ve gelişme olanakları sağlayan sınıfdışı eğitimin önemi geçen yüzyılın başlarından itibaren savunulmuştur. Bu çalışmanın amacı günümüz eğitim anlayışında sınıfdışı eğitim olarak adlandırılan tekniklerin, tarihsel süreçte Türk eğitim sisteminde nasıl kullanıldığının ve bu tekniklerin köy enstitülerinde nasıl uygulandığının incelenmesidir. Araştırma kapsamında Türk eğitim tarihi ve köy enstitüleri literatürü taranmış, ayrıca köy enstitülerinin programları sınıf dışı eğitim uygulamaları açısından incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre konargöçer bir yaşam tarzı benimsemiş olan eski Türklerde eğitim de bu yaşam tarzına göre şekillenmiş ve yaparak yaşayarak öğrenme esas alınmıştır. XIII. yüzyılda etkili bir kurum olan Ahilik teşkilatının Türklerde sınıfdışı öğrenme açısından önemli bir örnek oluşturduğu görülmektedir. Osmanlı’da da özellikle II. Meşrutiyet döneminde sınıf dışı eğitime yönelik uygulamaları görüyoruz. Bazı eğitimciler sınıf dışı eğitime yönelik önemli teorik ve uygulamalı çalışmalar yapmışlardır. Özellikle bu dönemin öğretmen okullarının çağdaş eğitim standartlarını büyük ölçüde yakaladığı görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde sınıfdışı eğitime yönelik bu çabalar Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da devam etmiş ve köy enstitülerinin kuruluşunda etkili olmuştur. Köy enstitülerinin programında yer alan teknik ve ziraat dersleri ile uygulamaları, kuruldukları bölgenin özelliklerine göre belirlenmiştir. Enstitülerde dersler sadece sınıf içinde ya da laboratuvarlarda değil, sınıf dışında enstitünün bahçesinden başlayarak yakından uzağa doğru şekillenmiştir. Kültür derslerinin de bazı konuları sınıf dışında iş başında öğretilmiştir. Enstitülerin programları “yaparak yaşayarak öğrenme”, “üretim içinde eğitim ve öğretim”, “beceriye ve işe dayalı eğitim", "gerçekçilikten kaynaklanan eğitim” gibi ilkeler esas alınmıştır. Bu ilkelere dayanarak oluşturulan köy enstitüleri; Anadolu aydınlanmasında önemli bir rol oynadıkları gibi, dünya eğitim tarihi içinde Türkiye’ye özgü örnek bir kurum olarak hak ettiği yeri almıştır.
Öğrencilere aktif, anlamlı ve hayatın içinde öğrenme ve gelişme olanakları sağlayan sınıfdışı eğitimin önemi geçen yüzyılın başlarından itibaren savunulmuştur. Bu çalışmanın amacı günümüz eğitim anlayışında sınıfdışı eğitim olarak adlandırılan tekniklerin, tarihsel süreçte Türk eğitim sisteminde nasıl kullanıldığının ve bu tekniklerin köy enstitülerinde nasıl uygulandığının incelenmesidir. Araştırma kapsamında Türk eğitim tarihi ve köy enstitüleri literatürü taranmış, ayrıca köy enstitülerinin programları sınıf dışı eğitim uygulamaları açısından incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre konargöçer bir yaşam tarzı benimsemiş olan eski Türklerde eğitim de bu yaşam tarzına göre şekillenmiş ve yaparak yaşayarak öğrenme esas alınmıştır. XIII. yüzyılda etkili bir kurum olan Ahilik teşkilatının Türklerde sınıfdışı öğrenme açısından önemli bir örnek oluşturduğu görülmektedir. Osmanlı’da da özellikle II. Meşrutiyet döneminde sınıf dışı eğitime yönelik uygulamaları görüyoruz. Bazı eğitimciler sınıf dışı eğitime yönelik önemli teorik ve uygulamalı çalışmalar yapmışlardır. Özellikle bu dönemin öğretmen okullarının çağdaş eğitim standartlarını büyük ölçüde yakaladığı görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde sınıfdışı eğitime yönelik bu çabalar Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da devam etmiş ve köy enstitülerinin kuruluşunda etkili olmuştur. Köy enstitülerinin programında yer alan teknik ve ziraat dersleri ile uygulamaları, kuruldukları bölgenin özelliklerine göre belirlenmiştir. Enstitülerde dersler sadece sınıf içinde ya da laboratuvarlarda değil, sınıf dışında enstitünün bahçesinden başlayarak yakından uzağa doğru şekillenmiştir. Kültür derslerinin de bazı konuları sınıf dışında iş başında öğretilmiştir. Enstitülerin programları “yaparak yaşayarak öğrenme”, “üretim içinde eğitim ve öğretim”, “beceriye ve işe dayalı eğitim", "gerçekçilikten kaynaklanan eğitim” gibi ilkeler esas alınmıştır. Bu ilkelere dayanarak oluşturulan köy enstitüleri; Anadolu aydınlanmasında önemli bir rol oynadıkları gibi, dünya eğitim tarihi içinde Türkiye’ye özgü örnek bir kurum olarak hak ettiği yeri almıştır.
The importance of out-of-class education that gives students active, meaningful and opportunities for learning and development in life has been defended since the beginning of the past century. The aim of this study is to study the techniques called non-class education in today’s education understanding, how they are used in the Turkish educational system in the historic process and how these techniques are applied in rural institutions. In the framework of the research, Turkish education history and rural institutions scaned literature, and the programs of rural institutions were also studied in terms of non-class educational practices. According to the findings of the research, education in ancient Turks, which have adopted a concrete lifestyle, has also been shaped according to this lifestyle and is based on learning by living. The XIII. It appears that the Ahilik organization, an effective institution in the century, is an important example in terms of non-class learning in Turks. Especially in the Oracle. We see the practices of non-class education during the lawful period. Some educators have done important theoretical and practical studies on non-class education. In particular, the teaching schools of this period have greatly captured the standards of contemporary education. In the last period of the Ottoman State, these efforts towards non-class education continued in the early years of the Republic of Turkey and have been effective in the establishment of rural institutions. The technical and ziraat courses and their practices included in the program of the rural institutions are determined according to the characteristics of the area they establish. Courses in institutions have been formed from close to distant, starting from the garden of the institute not only within the classroom or in the laboratories, but outside the classroom. Some of the cultural courses are taught outside the classroom. The programs of the institutions are based on principles such as "learning by living by making", "education and teaching in production", "education based on skills and employment", "education derived from realism". Based on these principles, the rural institutions, as they play an important role in the Anatolian enlightenment, have taken the place they deserve in the world’s educational history as a particular example institution for Turkey.
Alan : Eğitim Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|