Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 43
 İndirme 8
İbn Sînâ Felsefesinde Şiir-poetika ve Tragedya
2021
Dergi:  
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Yazar:  
Özet:

İbn Sînâ’nın (ö. 428/1037) en başat felsefi eseri kuşkusuz mantık, tabiat, matematik ve ilahiyat ana bölümlerinden oluşan eş-Şifâ külliyatıdır. Onun şiir-poetikaya dair görüşleri de ancak bu külliyatın mantık kısmının en sonundaki Fennü’ş-şi‘r (Şiir Sanatı Üzerine) isimli kitabında bulunabilir. Bu makalede öncelikle Fennü’ş-şi‘r’in, İbn Sînâ’nın şiir-poetika anlayışı bağlamında asıl metin olduğu gerekçelendirilmiş ve eserin mahiyetine dair genel tespitler yapılmıştır. İbn Sînâ’nın gençliğinde yazdığı el-Hikmetü’l-arûziyye’nin şiir bölümü, Fârâbî’nin Risâle fî kavânîni’ş-şu‘arâ’sına dayanmaktadır ve hemen hemen tümüyle lafzen Fennü’ş-şi‘r’in ilk faslında tekrar edilir. İbn Sînâ, toplam sekiz fasıldan oluşan eserinin ikinci faslından itibaren Aristoteles’in (ö. m.ö. 322) Poetika’sını hem tertip hem de içerik bakımından birebir takip etmeye başlamaktadır. Dolayısıyla eş-Şifâ’nın diğer kitapları için söylenemese de Fennü’ş-şi‘r için Poetika’nın telhisi, yani orta şerhi olduğu, bu makalede iddia edilmektedir. Nitekim İbn Sînâ, eserinin sonunda yaptığının “telhis” olduğunu bizzat ifade etmekte hem mutlak şiir hem de kendi zamanının şiir anlayışıyla ilgili mufassal bir çalışma kaleme alacağını vaat etmekte ise de bunu gerçekleştiremediği anlaşılmaktadır. Yaptığı bu telhis çalışması içinde İbn Sînâ, Poetika metnini okuyuşunu, kendi özgün yorumunu, bakışını, uyarlamalarını, değerlendirmelerini ve katkılarını kapsamlı olarak ortaya koymaktadır ki makalede bunlar tek tek tespit edilip değerlendirilmektedir. İbn Sînâ, Aristoteles Poetika’sının aslında iki kitaptan oluştuğunu, ancak komedyaya hasredilen ikinci kitabın kayıp olduğunu açıkça belirtmektedir ki günümüzde de durum böyledir. Dolayısıyla İbn Sînâ Grek şiir anlayışını, ağırlıklı olarak da bu şiirin en meşhur iki türü olan tragedya ve komedyadan tragedyayı ele almaktadır. İbn Sînâ’nın elinde Aristoteles’in Poetika’sının günümüze ulaşan tek klasik Arapça çevirisi olan, Ebû Bişr Mettâ b. Yunus’un (ö. 328/940) çevirisinden başka muhtemelen kaynaklarda geçen Yahya b. Adî’nin (ö. 364/975) tashih edilmiş çevirisi de bulunmaktadır. İbn Sînâ, filozof yetkinliğiyle Mettâ’nın çevirisinin sorunlarını aşmış ve farklı tercümeler noktasında tercihlerini belirtmiştir. Dolayısıyla İbn Sînâ’nın Fennü’ş-şi‘r’i, Aristoteles Poetika’sının İslâm dünyasına tam olarak yorumlanıp aktarıldığı ve sonrasına da kaynaklık eden ilk şerhi olma özelliğini taşımaktadır. Bir filozof ve mantıkçı olarak İbn Sînâ için şiirde önemli olan, tahyîl, yani hayal ettirme/oluşturma, hayalde canlandırma özelliğidir. Hayal oluşturucu söz, nefsin bazı düşüncelere, anlamlara, tasdiklere-hükümlere yönelik olumlu ya da olumsuz yönde motive olmasını, duygulanmasını ve etkilenmesini sağlar. Zihin, muhayyile ve duygulara hitap eden poetik söze daha çok meyleder ve boyun eğer. Tasdikte doğrulama söz konusu iken tahyîlde doğrulamanın bulunması zorunlu değildir. Tasdikte sözün lafzi içeriği önemlidir ancak poetikada içerikten ziyade sözün tahyîlî olması gerekir. Dolayısıyla İbn Sînâ’ya göre bir sözde sadece veznin bulunması o sözü şiirsel kılmaz. Mesela Kelîle ve Dimne vezinli olmasına rağmen poetik-şiirsel bir metin kabul edilemez. Hayal oluşturucu-muhayyil söz bağlamında, Grekçe mimesis sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan taklit-muhâkât kavramı karşımıza çıkar. İbn Sînâ, buna teşbih ve istiare kavramlarını da ekler. İbn Sînâ’ya göre taklit, insan için tabiidir küçüklükten itibaren eğitim-öğretim için vazgeçilmezdir. Grek şiirinde genellikle eylemler, hâller, davranışlar, karakterler taklit edilir ve böylece belli bir eyleme teşvik ve belli bir eylemden sakındırma amaçlanırken Arap şiirinde daha ziyade şahıslar taklit konusu olmuştur. İbn Sînâ’ya göre şiiri ortaya çıkaran temel unsurlar, insandaki doğal taklit yeteneği ve bundan aldığı haz ile melodi ve ritimdir. İbn Sînâ eserinde Grek şiirinin sınıfları hakkında bilgiler vererek bunlar içinde en öne çıkan tragedyanın ayrıntılı incelemesine geçer. Ona göre tragedya, tikel bir erdeme hasredilmeksizin ancak tikel erdemlerde tesirli olan, mertebesi yüksek, fazileti tam/yetkin bir eylemin, tam uygun bir dil kullanılarak, anlatı yoluyla değil de eylem (fiil) yoluyla, acıma ve korku duyguları ile insanların kendisinden etkileneceği bir şekilde taklit edilmesidir. Makalede İbn Sînâ’nın bu tanımı, günümüz Poetika’sı ve Mettâ’nın Poetika çevirisiyle karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Mettâ çevirisindeki soruna rağmen İbn Sînâ, tragedyadaki tümel gayeyi ortaya çıkarmak istemiş ve vurguyu eylemin kendisine yapmıştır. Yine Mettâ tragedyayı sınâ‘atü’l-medih olarak çevirmiş, İbn Rüşd (ö. 595/1198) de bunu takip etmiş olsa da İbn Sînâ’nın, bilinçli bir şekilde sözcüğün olduğu gibi Arapça telaffuzunu tercih ettiği ve terminolojik anlamını işlediği görülmektedir.

Anahtar Kelimeler:

Poetry-poetics and Tragedy In The Philosophy Of Avicenna
2021
Yazar:  
Özet:

Avicenna’s (d. 428/1037) most prominent philosophical work is undoubtedly his corpus of The Healing, which consists of the main parts of logic, natural sciences, mathematics and theology. It is possible to find Avicenna’s views on poetry-poetics only in his book Fennu’ş-Şi‘r (On the Art of Poetry), which is at the end of the logic part of this corpus. In this article, first of all, it was justified that Fennu’ş-Şi‘r is the main text in the context of Avicenna’s understanding of poetry-poetics, and general determinations were made about the nature of his work. The poetry section of al-Hikmetu’l-arūziyye, written by Ibn Sînâ at a young age, is based on Fārābî’s (d. 339/950) Risāle fî kavānīni’ş-şu‘arâ and is almost completely repeated literally in the first chapter of Fennu’ş-Şi‘r. Avicenna begins to follow Aristotle’s (d. 322 B.C.) Poetics, both in terms of arrangement and content, starting from the second chapter of his work, which consists of eight chapters in total. Therefore, although it cannot be said for the other books of The Healing, it is claimed in this article that Fennu’ş-Şi‘r is the middle commentary (talkhīs) of the Aristotle’s Poetics. As a matter of fact, Avicenna himself states at the end of his work that what he did was ‘talkhīs’; he promises to write a detailed study of both absolute poetry and the poetry of his time; but it turns out that he couldn’t do it. In this ‘talkhīs’ work, Avicenna comprehensively reveals his reading of the text of the Poetics, his own original interpretation, point of view, adaptations, evaluations and contributions, which are identified and evaluated one by one in our article. Avicenna clearly states that Aristotle’s Poetics actually consists of two books, but the second book devoted to comedy is missing, which is the case today. Therefore, Avicenna also deals with the Greek understanding of poetry, and mainly tragedy from the two most famous genres of this poem, tragedy and comedy. In the hands of Avicenna, there is Abu Bişr Mettā b. Yunus’s (d. 328/940) translation which is the only surviving classical Arabic translation of Aristotle’s Poetics, and probably there is also Yahyā b. Adī’s (d. 364/975) corrected translation. Avicenna, with his philosopher competence, overcame the problems of the translation of Mettā and stated his preferences in terms of different translations. Therefore, Avicenna’s Fennu’ş-Şi‘r is the first commentary in which Aristotle’s Poetics is fully interpreted and transferred to the Islamic world, and is a source after Avicenna. For Avicenna as a philosopher and logician, the important thing in poetry is tahyīl, that is, the feature of imagining, being imaginative. Imaginary words cause the soul to be positively or negatively motivated, got emotional and affected by some thoughts, meanings, affirmations-assents (taṣdīq) and judgments. The mind is more inclined and yielded to the poetic words that appeal to the imagination and emotions. While verification is in question in taṣdīq, it is not obligatory to have verification in tahyīl. The literal content of the word is important in taṣdīq; however, in poetics, the word should be imaginary rather than content. Therefore, according to Avicenna, the mere presence of a meter in a phrase does not make it poetic. For example, Kelīle and Dimne cannot be accepted by Avicenna as a poetic text although it is in meter. In the context of the word muḫayyil-imaginary, we come across the concept of imitation-muḫākāt, which is used as the equivalent of the Greek word mimesis. Avicenna adds the concepts of “tas̲h̲bīh-simile” and “isti‘āre- metaphor” to this. According to Avicenna, imitation is natural for man; it is indispensable for education from childhood. In Greek poetry, actions, states, behaviors, characters are imitated and thus, it is aimed to encourage a certain action and to avoid a certain action, while in Arabic poetry, rather, persons are the subject of imitation. According to Avicenna, the basic elements that reveal poetry are the natural ability of imitation and the pleasure one gets from it, as well as melody and rhythm.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 859
Atıf : 2.423
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini