Kelâm ekollerince tartışılan konulardan birisi Müslüman olduğu halde büyük günah sahiplerinin âhiretteki cezalarının durumudur. Bu konu, büyük günah (mürtekibu’l-kebîre) meselesi adıyla incelenmiştir. İnsan doğası gereği her zaman kendisi için çizilen sınırlar içinde kalmaz. Beşerî duygular, hırs ve öfke gibi zafiyetler onun kanunları çiğnemesine yol açabilir. Bu bağlamda bir Müslümanın dinî yasaklardan bir veya birkaçını işlemesi halinde dünya ve âhirette durumunun ne olacağı önemli teolojik sorunlardandır. Hicrî 4. asırda Orta Asya’da yaşamış olan Ehl-i sünnet âlimlerinden Ebü’l-Muîn en-Nesefî, Tebsıratü’l-edille fî usûli’d-dîn adlı eserinde öncelikle mü’min, kâfir ve fâsık kavramlarının tanımları üzerinden büyük günah meselesini incelemektedir. Nesefî’ye göre inanmak bir şeyin doğruluğunu veya yanlışlığını kalben onaylamaktır. Geniş anlamıyla İslâm akaidinin inanç esaslarını tasdik etmektir. İnancını muhafaza ettiği sürece bir müminin büyük veya küçük işlediği suçlar, Allah’ın isteğine bağlı olarak ya bağışlanır ya da suçuyla orantılı olarak cezalandırılır. Ancak büyük günahları hafife alır veya helal görürse bu avantajdan yararlanamaz ve inkârcılar gibi muamele görür.
One of the issues discussed by the schools of kalam is the state of the punishment of those who have major sins in the hereafter, even though they are Muslim. This subject has been studied under the name of the major sin (murtakib alkabira) issue. Human nature does not always stay within the boundaries drawn for itself. In this context, what will happen to a Muslim in the world and the hereafter if he commits one or more of the religious prohibitions is one of the important theological problems. Abu al-Mu’in al-Nasafi is one of the scholars of Ahl al-Sunnah who lived in Central Asia in the 4th century of the Hijri. In his work titled Tabsirat al-Adilla fi Usul al-Din, he primarily examines the major sin issue through the definitions of the concepts of believer (mumin), unbeliever (kafir) and rebellious (fasiq). According to Nasafi, believing is confirming the truth or wrongness of something by heart. Major or minor sins committed unintentionally by a believer can be forgiven or punished by Allah (swt). However, if one underestimates major sins or regards it as lawful, he/ she cannot benefit from this advantage and is treated like deniers.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|