Görüntüleme
150
İndirme
21
Hadisçiler nezdinde mürsel hadis tabiînin Hz. Peygamber’den aktardığı hadis şeklinde tanımlanmıştır. Usûl âlimleri ise hadisçilerin aksine, senedinde inkıtâ bulunan hadisler için mürsel terimini kullanmışlardır. Onların yapmış olduğu tarif göz önüne alındığında senedinde inkıtâ bulunan mu‘dal ve muallak gibi hadislerin de mürsel terimi altında değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Nitekim usûl âlimlerinin mürsel diye isimlendirdikleri hadisler incelendiğinde sadece tabiînin Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadisler için bu terimin kullanılmadığı görülmekte bilakis etbâu’t-tâbiîn veya başka bir tabakadan bir ravinin, Hz. Peygamber’e isnad ettiği hadis de mürsel olarak isimlendirilmektedir. Hadisçiler, senedinde bulunan kopukluk nedeniyle mürsel hadisi zayıf kabul etmiş ve hüccet olmaya elverişli olmadığını belirtmişlerdir. Usûl âlimlerinin ise mürsel hadis hususunda farklı bir yol takip ettiği görülmektedir. Çalışmamızda Hanefî mezhebinin mürsel hadis yaklaşımı sorgulanmış ve Hanefi usûlcülerin mürsel hadisin hücciyetine dair öne sürdükleri argümanlar incelenmiştir. Çalışmamızda öncelikle Ebû Hanîfe’nin (ö. 150/767) mürsel hadis yaklaşımı tespit edilmeye çalışılmış sonrasında ise başta Îsâ b. Ebân (ö. 221/836), Ebu’l-Hasen el-Kerhî (ö. 340/952), Cessâs (ö. 370/981), Debûsî (ö. 430/1039), Pezdevî (ö. 482/1089) ve Serahsî (ö. 483/1090) olmak üzere Hanefi usûl âlimlerinin bu konudaki yaklaşımı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma neticesinde bazı Hanefi usûlcülerin, ilmi derinlik ve yetkinliği bulunan âlimlerin mürsel rivayetlerinin kabul edilmesi gerektiğini belirttikleri saptanmıştır. Bu görüşe göre ilmi yetkinliği bulunmayan kimselerin mürsel rivayetleri ise reddedilmelidir. Ayrıca Hanefi usûl âlimleri arasında mürsel hadisi müsned hadisten daha kuvvetli görüp böylece müsned hadisi mürsel hadise önceleyen âlimler de bulunmaktadır. Zira onlara göre hadisi mürsel olarak rivayet eden kimse, rivayette bulunup ismini zikretmediği kimsenin güvenilirliğini üstlenmiş yani uhdesine almış bulunmaktadır. Hadisi müsned olarak rivayet eden kimse ise ravinin sika olup olmadığını araştırmacıya havale etmiştir. Çalışmamızda ayrıca İmam Mâlik’in mürsel hadis yaklaşımı irdelenmiş mürsel hadisi kabul edip etmediğiyle ilgili iki farklı rivayet tartışılmıştır. Kimileri onun mürsel hadisi hüccet olarak kabul ettiğini söylerken kimileri ise onun mürsel hadisle ihticac etmediğini savunmuştur. Bu nedenle de İmam Mâlik’in Muvvvata adlı eseri de göz önünde bulundurularak, pratikte hangi iddianın doğru olduğu tarafımızca tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra ise Maliki usûlcülerin mürsel hadis yaklaşımı ortaya konulmuş ve mürsel hadisin hücciyeti noktasında ne gibi kriterleri esas aldıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Maliki usûl âlimlerinin büyük bir çoğunluğu, ravinin sika olması durumunda mürsel olarak aktardığı rivayetinin kabul edileceğini söylemişlerdir. Maliki mezhebinde, mürsel hadisin hücciyeti kabul edilmekle beraber farklı birtakım görüşlerin de bulunduğu belirtilmelidir. Zira Maliki usûlcülerden Ebu’l-Ferec Amr b. Muhammed el-Mâlikî (ö. 330/941), ile Ebû Bekr el-Ebherî (ö. 375/986) gibi âlimler mürsel hadis ile müsned hadis arasında hücciyet bakımından bir farkın olmadığını dile getirirken Ebû İshâk İsmâil el-Basrî (ö. 282/895) ile Ebû Bekr b. Cehm (ö. 329/940) gibi bazı âlimler ise mürsel hadisin hüccet olarak alınamayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca mürsel hadisi, müsned hadise önceleyenler olduğu gibi farklı birtakım kriterleri şart koşanlar bulunmaktadır. Usûl âlimleri, hadis ile ilgili görüşlerini çoğunlukla kaleme aldıkları fıkıh usulü eserlerinde beyan etmişlerdir. Bu nedenle genellikle “Kitabu’l-Ahbar” başlıklı bölümlerde konuyla ilgili düşüncelerini paylaştıkları görülmektedir. Nitekim fıkıh usûlü eserlerinde çok sayıda hadis usûlü ile ilgili konunun bu tür başlıklar altında ele alınıp incelendiği müşahede edilmektedir. Usûl âlimlerinin hadis ve sünnete yaklaşımlarına dair ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalar henüz istenilen düzeye ulaşabilmiş değildir. Bu nedenle de çalışmamızda Hanefi ve Maliki usûl âlimlerinin mürsel hadisle ilgili ortaya koymuş oldukları yaklaşım ana hatlarıyla ele alınmaya çalışılmıştır.
The worshippers are the worshippers of the worshippers. It is the form of the message of the Prophet. Those who were in the midst of the covenant were the ones who were in the midst of the covenant, the ones who were in the midst of the covenant. If they do it, they will be able to do it, and if they do it, they will be able to do it, and if they do it, they will be able to do it, and if they do it, they will be able to do it. But when they see what they are saying, they are only the ones who are the ones who are the ones. The Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) said: “There is no such thing as the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) or the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him).” The Prophet (peace and blessings of Allah be upon him) is the Prophet (peace and blessings of Allah be upon him). Those who were in the midst of the covenant, said that they had not been able to do so, and that they had not been able to do so, because they had not been able to do so. They are seen in a different way, in a different way, in a different way, in a different way. In our work, the Hanefî mezhebi’s mural approach has been questioned and the Hanefî mezhebi’s arguments on the mural hadith’s hype have been examined. First of all, we will be working on the first (e.g. 150/767, after which he tried to identify the Mursel Hadith approach, the first is Isâ b. Ebân. 221/836), Abu’l-Hasen al-Kerhî (e.g. 340/952, Cessâs 370/981) of Debüsi. 430/1039), Pezdevî 482/1089) and Serahsî 483/1090: The Holy Spirit of the Holy Spirit (the Holy Spirit of the Holy Spirit) The research has found that some Hanefi practitioners have the knowledge of the depth and competence of the allies that must be accepted. Those who do not have the knowledge of the truth, must be rejected. There are also those who have seen a stronger and stronger face than those who have seen a stronger face than those who have seen a stronger face than those who have seen a stronger face. Those who do not know the truth, who do not know the truth, who do not know the truth, who do not know the truth, who do not know the truth, who do not know the truth. Whoever is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one. In our work, we also discussed two different rivals about whether the Imam Mâlik’s Mursel Hadith approach was accepted by the Mursel Hadith. Some say that he is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the one who is the Therefore, considering the work of Imam Mâlik as Muvvvata, it was tried to be identified by our side which claim was true in practice. After that, the Maliki prosecutors were revealed the mural approach and tried to determine what criteria they were based on in the cellulite point of the mural hadith. The majority of the people who have had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had had. In Maliki, it should be stated that there are a number of different opinions as well as the acceptance of the Mursel hadith. The worship of the worship of the worship of the worship of the worship of the worship of the worship of the worship of the worship of God. 333 and 941 and the worship of the Lord. 375/986: “There is no distinction between the Mursel Hadith and the Mursed Hadith in terms of hygiatics, and there is no distinction between the Mursel Hadith and the Mursed Hadith in terms of hygiatics. 282/895) and Ebû Bekr b. Cehm (e. 329 and 940: “There is no such thing as the worship of the wicked.” There is also a number of criteria for those who are required, as well as those who are required, as well as those who are required, as well. They have made the most of their sights, and they have made the most of their sights, and they have made the most of their sights. Therefore, it is often seen that they share their thoughts on the subject in sections entitled "Book-l-Ahbar". In fact, many of the facts of the fiction in the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction of the fiction. The scientific studies on the Hades and Sunnah approaches of the Usul allies in our country have not yet reached the desired level. Therefore, in our work, Hanefi and Maliki usul allies have shown their approach to the Mursel Hadith with the main lines of trial.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Makale Detay 
Benzer Makaleler
PDF Görüntüle
Dergi Bilgisi
Eseri Dinleyin
Alıntı Yap
Bu Sayfayı Yazdırın
Paylaş
Mendeley
