Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 52
 İndirme 12
İslam Siyaset Düşüncesinde Siyasal Baskı Unsuru Olarak Biat -ebû Hanîfe Örneği-
2021
Dergi:  
Hitit İlahiyat Dergisi
Yazar:  
Özet:

İslam siyaset düşüncesinde biat, yönetenle yönetilen arasında bir akdi tanımlamaktadır. Bu kavramın ontolojik bakımdan değerlendirilmesi genel olarak İslam’ın din ile dünya arasında kurduğu ahlaki ilişkinin anlaşılmasına bağlıdır. Daha sonra ise önemli sosyal değişmeler bağlamında İslam düşüncesinde başta dini olmak üzere siyasi, ekonomik, kültürel alanlarda yaşanan gelişmeler dikkate alınmak durumundadır. Ebû Hanîfe’nin yaşadığı dönemde biat, kurucu anlam setinden çok önemli ölçüde uzaklaşarak adeta yönetici elitlerin siyasal pozisyonlarını güçlendiren siyasal bir mekanizmaya dönüştürülmüştür. Fırkalar nezdinde yaşanan tartışmalar literatürde kavrama dair geniş bir anlam repertuvarı inşa etmiştir. Böylece İslam’ın bütün kurumsal yapısında olduğu gibi siyasal bir eylem ve baskı unsuru olarak biat da çok büyük ölçüde bir rasyonalizasyon süreci ile yüzleşmek zorunda kalmıştır. Çalışma biatın Ebû Hanîfe tarafından siyasetin kontrolü, sivil bir girişim ve muhalefet açısından kurumsallaştırılmak istendiği temel varsayımından hareket etmiştir. Araştırmada Ebû Hanîfe’nin biatı hangi dini-sembolik evrenler ve toplumsal şartlardan hareketle kutsal bir inşaya dönüştürdüğü sorunsalı üzerinde durulmuştur. Ebû Hanîfe’de siyasal bir baskı unsuru olarak biat konusuna odaklanan makale, bu araştırma ile Ebû Hanîfe’nin biat kavramına yüklediği anlamın temel bileşenlerini açığa çıkarmayı hedeflemiştir. Dolayısıyla metodolojik bakımdan konu Ebû Hanîfe’ye dayandırılan eserler ve literatür bağlamında bir tekil olay incelemesi olarak ele alınmıştır. Araştırmada Ebû Hanîfe’nin biata yaklaşımı kendi özgün doğasında fenomenolojik bilgi sosyolojisi açısından anlaşılmaya çalışılmıştır. Ebû Hanîfe’nin siyasal bir baskı unsuru olarak biat ile ilgili ulaştığı tasarıma bakıldığında bu konuda onun teorik bakış açısının, Kur’an, sünnet, sahabe uygulamaları ve kendi dönemindeki sosyolojik şartların belirleyici etkileri olduğu açıkça görülebilir. Her şeyden önce Ebû Hanîfe dünya kurma ve dünya koruma stratejisini tevhit eksenli bir varlık hiyerarşisi içinde birbiriyle ilişkili olmakla birlikte iki ayrı düzlem üzerine kurmuştur. Bu sebeple Ebû Hanîfe’nin din-şeriat, iman-amel gibi kategorik ayrımları onun din ve siyaset ilişkisine yüklediği anlamı değerlendirmek için oldukça önemlidir. Ona göre din salt beşeri şartların dışında ahlaki ve şuurlu olarak bağlanılması gereken ve bu bağlamda bireysel ve toplumsal alanların düzenlenmesine yönelik değerler taşıyan evrensel ilkelerdir. Toplumsal bir çıktı olarak siyaset ise sorumlulukların makrokozmosa göre düzenlendiği beşeri âlemle ilgili bir inşadır. Başka bir ifadeyle siyaset toplumla ilgili dinsel bir yorumdur. Elbette epistemolojik olarak Ebû Hanîfe’nin biat konusunda dayandığı ana unsurlardan birisini de dinin temel kaynakları oluşturmaktadır. Özellikle burada o; Kur’an’ı, Kur’an karşısında dinî ve siyasi bir lider olarak peygamberi ve bu birikim karşısında sahabenin duruşunu kendi çıkarımları açısından önemli birer veri kabul etmiştir. Nihayet bunlarla birlikte yaşadığı dönemdeki dini, sosyal ve politik şartlar Ebû Hanîfe’de biatın anlam bagajını belirleyen başka bir unsur olmuştur. Özellikle bu noktada Ebû Hanîfe’nin kendi hayatı ve toplumsallaşma çevresi özel bir öneme sahip olmuştur. Nitekim o, ailesinin etnik kimliği sebebiyle kurucu Arap siyaseti karşısında toplumsal bağlamda bir ötekileştirme ile karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca nitelikli ve geniş bir epistemik grup ile entelektüel ilişki içinde olmuş, çok kazandığı bir meslek yürütmüştür. Bütün bu ontolojik ve epistemolojik arka plan yanında onun hayat duruşu, Ebû Hanîfe’nin siyasal iktidarlarla ilişkisinde oldukça özgün bir yapı ortaya çıkarmıştır. Ebû Hanîfe’nin biat ile ilgili siyasal tutumunda adalet, halifenin seçiminde toplumsal mutabakat (meşveret) ve takva özel bir tasarım yaratmıştır. Fakat Ebû Hanîfe’nin Emevi saltanatının yıkılmasından sonra evrensel yasaya bağlı kalacağını ümit ettiği ilk Abbasi Halifesi Ebu’l-Abbas’a biatını bir kenara koyarsak neredeyse ömrünün tamamı bu anlamda bir kriz içinde geçmiştir. Siyasal anlamda zor günlerden geçen iktidarlar onun dini otoritesinden faydalanmak istemişlerdir. Fakat Ebû Hanîfe kurucu değerlere aykırı davrandıklarına inandığı siyasal iktidarları onaylamamak adına onların görev tekliflerini ve sundukları hediyeleri kesin olarak reddetmiştir. Hatta siyasal bir baskı yöntemi olarak adil görmediği yönetimler aleyhine propaganda yapmış, muhalefeti maddi olarak desteklemiş, lobi faaliyeti yürütmüş, yönetimi telin ve boykot faaliyetlerine katılmıştır. Dolayısıyla Ebû Hanîfe biat konusunda İslam siyaset düşüncesindeki devrimci ve statik modeller karşısında akılcı ve dinamik bir tavır ortaya koymuştur.

Anahtar Kelimeler:

Allegiance As A Political Pressure Element In Islamic Political Thought -abū Ḥanīfa Example-
2021
Yazar:  
Özet:

In Islamic political thought, allegiance defines a contract between the ruler and the ruled. When Abū Ḥanīfa lived, allegiance was transformed into a political mechanism that strengthened the political positions of the ruling elites by moving away from the founding meaning set significantly. Thus, allegiance as an element of political action and pressure, as in all institutional structure of Islam, had to face a rationalization process to a great extent. The study is based on the basic assumption that allegiance is preferred by Abū Ḥanīfa to be institutionalized in terms of control of politics, a civil initiative and opposition. The research problematized that Abū Ḥanīfa transformed allegiance into a sacred construction based on which religious-symbolic universes and social conditions. Focusing on the subject of allegiance as an element of political pressure for Abū Ḥanīfa, the article aimed to reveal the basic components of the meaning that Abū Ḥanīfa attributed to the concept of allegiance. Therefore, methodologically, the subject has been handled as a singular case study in the context of the works and literature based on Abū Ḥanīfa. The research has been tried to be understood in terms of phenomenological sociology of knowledge in Abū Ḥanīfa's own unique nature. When looking at the design of Abū Ḥanīfa regarding allegiance as an element of political pressure, it can be clearly seen that his theoretical point of view, the Qur'an, circumcision, the practices of the companions and the sociological conditions in his period have decisive effects. Above all, Abū Ḥanīfa has built her world-construction and world-maintenance strategy on two different levels, interrelated with each other, in an entity hierarchy based on unity. For this reason, Abū Ḥanīfa's categorical distinctions such as religion-sharia, faith-action are very important in order to evaluate the meaning he attributes to the relationship between religion and politics. According to him, religion is a universal principle that should be morally and consciously attached outside of mere human conditions and in this context carry values for the regulation of individual and social spheres. Politics as a social output is a construction related to the human world where responsibilities are arranged according to the macrocosm. In other words, politics is a religious interpretation about society. Of course, epistemologically, one of the main elements on which Abū Ḥanīfa relies on allegiance is the basic sources of religion. Especially here, Abū Ḥanīfa accepted the Qur'an, prophet as a religious and political leader against the Qur'an, and the stance of the Companions against this accumulation as important data in terms of his own inferences. Finally, the religious, social and political conditions of the period he lived with them were another factor that determined the meaning of allegiance in Abū Ḥanīfa. Especially at this point, Abū Ḥanīfa's own life and socialization environment had a special importance. As a matter of fact, he faced a social marginalization against the founding Arab politics due to the ethnic identity of his family. In addition, he had an intellectual relationship with a qualified and wide epistemic group and carried out a profession that he earned a lot. In addition to all this ontological and epistemological background, his life stance has revealed a very unique structure in Abū Ḥanīfa's relationship with political powers. Justice, social consensus and taqwa created a special design in Abū Ḥanīfa's political attitude regarding allegiance in the election of the caliph. However, if we put aside Abū Ḥanīfa's allegiance to the first ʿAbbāsī Caliph, Abū l-ʿAbbās whom he hoped would abide by the universal law after the collapse of the Umayya reign, almost his entire life was in a crisis in this sense. The rulers, who had gone through difficult times in political terms, wanted to benefit from his religious authority. However, in order not to approve the political powers that he believed to be contrary to the founding values, Abū Ḥanīfa refused their job offers and gifts. He even made propaganda as a method of political pressure against the administrations he did not consider fair, financially supported the opposition, conducted lobbying activities, and participated in wiretapping administration and boycott activities. Abū Ḥanīfa did not pursue absolute disobedience in politics. The most striking characteristic of his understanding of allegiance can be to intervene in case the political power violates the religious and social agreement, to confront any threat that may come from the political authority, and to stop cooperating with politics. Because of, Abū Ḥanīfa has displayed a rational and dynamic attitude towards the revolutionary and static models in Islamic political thought.

Anahtar Kelimeler:

Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Hitit İlahiyat Dergisi

Alan :   İlahiyat

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 621
Atıf : 1.689
© 2015-2024 Sobiad Atıf Dizini