Gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin seragazı emisyon azaltımını niceliksel olarak belirleyen ve maliyet etkin azaltma mekanizmalarını tanımlayan Kyoto Protokolü’nün yerine yeni bir iklim değişikliği anlaşmasının hazırlanması gerekmiştir. Kyoto Protokolü, yeterli sayıda ülke için seragazı emisyonu azaltma taahhüdünü tanımlamamıştır. Kyoto Protokolü iklim değişikliğiyle mücadele için hakkaniyet temelli sorumluluk paylaşımını da sağlamamıştır. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda, Paris Anlaşması, 2011-2015 yılları arasındaki iklim değişikliği müzakerelerinin sonunda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (BMİDÇS) 21. Tarafların Konferansı sonucunda 2015 yılında kabul edilmiştir. Paris Anlaşması 4 Kasım 2016'da yürürlüğe girmiş ve 2020 yılı sonrası anlaşmanın uygulama dönemini kapsamaktadır. Müzakerelerin aşağıdan yukarıya taahhüt verme yöntemini izlenmesi ve tercih etmesi nedeniyle, 2020 yılına kadar aşamalı ve ek seragazı emisyon azaltma gereksinimleri (INDCs 2.0) güncellenmiş Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanları (INDC'ler) olarak verecek olmaları kritik önem kazanmıştır. Bu çalışmada, büyük fosil yakıt üreticilerinin durumu, sundukları INDC'lerin izlenmesine yönelik kurumsal ve iklim politikası perspektifleri açısından incelenmiştir. Özellikle, Paris Anlaşması'nın sürdürülebilirliği ve etkinliği, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorumluluklarının farklı olması ve INDC'lerin ortak bir formatta sunulmaması nedeniyle 2020 sonrası dönemde sorgulanmaktadır. Bu çalışmada Paris Anlaşması'nın yapım sürecinden başlayarak kurulacak sistemin ve tamamlanacak süreçlerin eleştirel bir değerlendirmesi yapılacaktır. Çalışmanın sonunda, özellikle gelişmekte olan ülkelerin seragazı emisyon azaltma sürecini daha şeffaf bir şekilde yürütmeleri için öneriler yapılacaktır.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|