Bu makale, Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası (2010) romanında cinayet ve şehir ilişkisi ekseninde, çeşitli mimari anıtların ve onların banisi tarihi kişiliklerin yazınsal temsilinden şehrin kültürel çeşitliliğini vurgulamak üzere nasıl yararlandığını inceliyor. Her ne kadar Ümit’in eseri özünde dedektiflerin seri katillerin peşinde şehrin caddelerini arşınladığı modern bir polisiye roman olsa da anlatıda hem İstanbul’un Byzantion, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait uzak geçmişinin hem de roman başkişisinin çocukluğunun kültürel çeşitlilik sergileyen semtine ait anılarının tasviri önemli bir yer tutar. Çalışma, flâneur figürü ile modern dedektif arasındaki münasebet üzerine tartışmalar çerçevesinde, kentin sokaklarını arşınlayan ana kahramanın sürekli modern şehrin kentsel manzarasını oluşturan mimari anıtlarını gözlemlediği bir anlatı yaratarak romancının İstanbul’un geçmişine ilişkin karmaşık katman ve dokuları açığa çıkardığını ileri sürüyor. Bu doğrultuda roman, İstanbul’u farklı dönemlerden farklı kültürlere ait katmanlarla harmanlandığı, kolektif anlatılarla bireysel anıların kesiştiği anlatılar ve farklı tarihî dönemlere ait mimari yapılarla çağdaş kent peyzajının yan yana yer aldığı bir palimpseste dönüştürür. Romanda baş komiser Nevzat, çağdaş okur için şehri mütemadiyen gözlemleyen, şehrin mimari yapılarının öykülerini yeniden keşfeden ve anlatan bir hikâye anlatıcısı ve geçmişle şimdi arasında bir arabulucu işlevi görüyor. Böylelikle, İstanbul’un karmaşık ve çok çeşitli geçmişine ilişkin kavrayışımıza derin bir vuzuh sağlayan roman, İstanbul’un manzarasının asırlar boyunca sürekli nasıl yenilendiği, yıkıldığı ve yeniden biçimlendirildiğini betimlerken kentin geçmişiyle ilişkimizi yeniden değerlendirmemizi olanaklı kılıyor.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|