Aşk, sadece gündelik hayatı değil, aynı zamanda, din, felsefe, edebiyat gibi pek çok değişik alanı da doğrudan ilgilendirir. Bu yüzden sadece sanatçılar tarafından değil filozoflar, değişik inanç ve kültürler tarafından da tarih boyunca çeşitli şekillerde işlenmiştir. Klasik Türk şiirinde de aşk ana konudur ve kendisine mahsus bir estetik değer içerisinde, belli bir disiplinle ele alınmıştır. Aşk, yüce bir makamdır ve bu makama yükselmeyen, hakikati anlayamaz, varlığın sırlarını fark edemez. Aşk, insanı olgunlaştıran, insanın kendini gerçekleştirmesini sağlayan ilahi bir güç, insana sunulmuş bir hediyedir. Oysa günümüzde, aşkın yerini maddi unsurlar almış, aşk gibi yüce bir duygu değersizleştirilmeye ve ondan gereksiz bir duyguymuş gibi bahsedilmeye başlanmıştır. Bu bakış açısı, günümüz insanının yalnızlaşması, hem kendisine hem de yaşadığı topluma yabancılaşması gibi çok çeşitli anlam değeri kayıpları yaşamasına sebep olmuş, bunalımlı bireylerin oluşturduğu mutsuz toplumların sayısı giderek artmaya başlamıştır. İnsanoğlu, dünyanın sonu gelmeden, uyanmalı, yeniden bir dirilişle, sadece yanılsamaların ibaret olan bu dünyanın maddi ve geçici bağlarından kendisini kurtarmalıdır. Bunun için de aşk gibi anlamlı ve dönüştürücü duygulara tutunmalıdır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|