Felsefe tarihinde filozoflar, değişik konularda görüşler ortaya koymuşlar ve Felsefe tarihleri de bize bu görüşleri çağlar boyunca aktarmaya devam etmişlerdir. Bunun sonucu olarak insanlığın ortak problemleri üzerine üretilen düşünce ürünlerinin bütün insanlık tarafından paylaşılmakta olduğu görülmektedir. Ruh ve Beden ilişkisi denilince, ilk olarak insanın fiziki yönü ve o fiziki yapıyı ayakta tutan değer olarak karşımıza çıkan ruh gelmektedir. İlk çağ filozoflarından günümüz filozoflarına kadar bütün düşünürler ruh ve beden konusu hakkında görüş belirtmişlerdir. Düşünürler, ruhu, bedene canlılık veren cevher olarak görmüşler, ölüm ve sonrasında ruhun durumunu merak etmişlerdir. İslam Felsefesinde de bu konu derinlemesine incelenmiş ve görüşler ortaya konulmuştur. Yapılan değerlendirmeler günümüze kadar öneminden hiçbir şey kaybetmeden bizlere intikal etmiştir. Bu da gösteriyor ki insanın kendini anlaması adına yaptığı çalışmalar hala önemlidir. Bu çalışmamızda Ruh ve Beden ilişkisi konusunda İslâm Felsefesi filozoflarının görüşlerinin önemini ortaya ortaya koymaya çalıştık. Böylece İslâm felsefesinin önemli filozoflarından İşrak felsefesinin kurucusu Sühreverdi el-Maktul’ün ruh ve beden konusundaki görüşlerinin daha iyi anlaşılacağını düşündük. Sühreverdi el-Maktul’e göre ruh nurani bir cevher olarak beden öldükten sonra onu terk eder ve ebedi âleme intikal eder. Bedenin ruhtan ayrılığı özde ayrılık değil bir kademe ve derece ayrılığıdır.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|