Şüphesiz çeviri hareketi yalnız bugünün ürünü değildir, İslam öncesine yani Cahiliye dönemine dek uzanan bir süreçtir. İslam öncesi çeviri hareketinin ortaya çıkmasına ortam hazırlayan en önemli faktörlerden biri olarak Büyük İskender’in Batı Asya ve Mısır coğrafyasında Yunan Uygarlığının yayılmasına yol açan fetihlerinden bahsedilebilir. Sözü geçen fetihler, bölgeye bazı tarihçilerin “Helenistik uygarlık dönemi” olarak nitelediği özel bir tarz kazandırmıştır. Helenistik dönem, Büyük İskender’in M.Ö 323 Haziran’da ölümünden miladi VII. yüzyıla Arap Fetihleri Dönemi’ne dek sürmüştür. İskenderiye, Antakya, Nusaybin ve Cündişapur gibi şehirler Yunan medeniyetinin söz konusu bölgede etkin olduğu ünlü merkezler arasında değerlendirilmektedir (ANANY, 2003, s. 32). Çeviri İslam döneminde az da olsa gelişim çağını yaşamıştır. Arapça sistemli çeviri faaliyetleri ise Emevi Devleti’nin ortaya çıkışının ilk dönemlerine rastlar. Yezit bin Muaviye’nin oğlu Halit, Arapçaya çeviri faaliyetine ev sahipliği yapan önemli bir devlet adamıydı. Tarihi kaynaklara göre çeviri sürecini başlatan onun arzusu olduğu söylenmektedir. Halit’in çabaları ile tıp ve kimya kitapları, Arapçaya aktarılmıştı. Abbasi dönelerinde ise çeviri faaliyetleri en zirve noktaya geliştir, sonraki dönemlerde çevir bazen belirgin bazen de olumsuz biçimleriyle ortaya çıkmıştır (Ömer, t.y. s. 112). Osmanlı döneminde ise ilk başlarda çeviri faaliyetlerine hiç önem verilmemesine rağmen Osmanlı Devleti‟nin varlığı çeviri etkinliğinin tarihsel gelişiminde bir bakıma olumlu bir rol oynamaktadır. 1821 yılında (Bab-ı-ali) çeviri odası ve 1835 yılında ise (Medresetul-elsun) adıyla çeviri hareketine katkı sağlamıştır. Bu çalışmada Osmanlı dönemindeki çeviri faaliyetinin 3 çağa ayrılmasını ele alınmıştır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|