Din ile ekonomik gelişme arasında olumsuz bir ilişki olduğunu ortaya atan pozitivist sosyologlara karşı Max Weber bu ilişkinin olumlu olduğunu ileri sürer. Ona göre tarihsel süreçte ekonomik birimleri yönlendiren zihniyet yapısının belirleyici unsurları manevi ve ahlaki ilkelerdir. Bunun nedeni ekonomik faaliyetlerin odağında insan faktörünün olmasıdır. İnsanın olduğu her yerde ahlakî ve manevî bir takım ilkelerin olması kaçınılmazdır. Din ile ekonomik gelişme arasında olumlu bir ilişkinin olduğunu ortaya koyduktan sonra Weber büyük dünya dinlerinin ekonomik faaliyetlere yaklaşımını inceler. Bu konuda doğal olarak o özellikle Protestan mezhebine önemli bir fonksiyon yükler. Bediüzzaman Said Nursi de Weber gibi ekonomik gelişmenin geri planında dini amaç ve hedeflerin yattığına inanır. Özellikle her Müslümanın özel bir sorumluluğu olan ‘i’la-i kelimetullah’ (Allah’ın kelamını yüceltmek) görevinin çağımızda yerine getirilebilmesi için ekonomik gelişmenin zorunlu olduğunu ileri sürer. Bu çalışmada öncelikle Weber’in ekonomi ve din tasarımına ilişkin görüşleri ele alınacak, daha sonra Nursi’nin bu paraleldeki düşüncelerine yer verilecek,sonunda da günümüz İslam medeniyetinin inşa edilmesinde ekonomik ilerleme ve din arasındaki korelasyonun önemine değinilecektir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Güzel Sanatlar; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|