Türkçe, günümüze gelene kadar farklı coğrafyalarda hüküm sürmüş, kendi imkanlarıyla yeni kelimeler yapmış, yaşadığı coğrafya itibariyle diğer dillerden kelimeler almış, onlara kelimeler vermiştir. Bu birikimlerin üst üste eklenmesiyle dilimiz diğer dillerde de olduğu gibi olgunlaşıp gelişmiş, kendisini yenilemiştir. 14-15 yüzyıllarda Anadolu ve Mısır’da iki farklı coğrafyada, Batı Türkçesinin Kıpçak Türkçesi ve Eski Anadolu Türkçesi ile eserler verdiği bilinmektedir. Eserlerin bir kısmı telif bir kısmı da tercüme eserlerdir. Tercüme eserlerden biri de Sadi-i Şirazi’nin yazdığı Gülistan’dır. Gülistan, Sadi-i Şirazi tarafından Salgurlu hanedanından Ebu Bekir bin Sa'd bin Zengi adına 656'da (1258) Farsça kaleme alınmış önemli bir eserdir. Eser önemi nedeniyle pek çok dünya diline tercüme edilmiştir. Günümüze gelene kadar eserin çok farklı tarih ve dönemlerde Türkçeye aktarıldığı bilinmektedir. Gülistan, Türkçe olarak ilk defa Seyf-i Serayi tarafından 1391’de Mısır coğrafyasında yazı dili olan Kıpçak Türkçesine tercüme edilmiştir. Türkiye Türkçesinin temelini oluşturan ve ilk defa Anadolu’da yazı dili haline gelen Eski Anadolu Türkçesi ile yapılmış bilinen ilk tercüme ise 1430 tarihinde Manyaslı Mahmud tarafından yapılmıştır. Birbirine yakın yıllarda Batı Türkçesinin iki farklı sahasında yazılmış bu iki eser söz varlıkları ile dönemlerine ışık tutmaktadır. Bu çalışmada Türkçenin iki farklı sahasında yapılmış tercümeler, söz varlığı açısından karşılaştırılacak olup elde edilen veriler ışığında bir değerlendirme yapılmaya çalışılacaktır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|