Bilindiği gibi “Ticaret” (ticara) “t-c-r” kökünden mastar olup Aramî dilinden Arap-ça’ya geçmiş bir kelimedir. Bir malı ucuza alıp, pahalıya satarak aradaki farktan kar sağlamak için yapılan işlere ticaret denir. Dünya tarihinde – bugün de olduğu gibi- ticaret büyük bir önem taşımıştır. Öyle ki tüccar kişilikleri ve ticaretteki maharetleriyle göze çarpan Fenikeliler ve Soğdluların ticaretle geçimlerini sağlamaları ve yakaladıkları refah seviyesi buna bir örnek-tir. Türkler de diğer milletler gibi ticaretle yakından ilgilenmişlerdir. Büyük Hun hakanı Mete ( M.Ö.209-174) Çin ile hem ticaret yapmış hem de ticarî antlaşmalar imzalamıştır. Hun Türklerinin halefleri olan Gök Türkler de “İpek Yolu”na hakim olmak için Sasanilerle mü-cadele etmişlerdir. Gök Türk Hakanı İstemi Yabgu (552-576) Batı Türkistan şehirlerini fethe-derek istenen amaca ulaşmıştır. Göktürkler İpek Yolu hâkimiyetinde Sasanileri bertaraf et-mek için Bizanslılarla ittifaklar kurmuşlardır. “Sınırları içinde yaşayan insanları soy ve din farkı gözetmeksizin, bütünüyle refah içinde yaşatmak, Türk devletlerinin başlıca vazifesidir.” Bu temel prensibe ve yukarıda be-lirtilen ticarî ananeye Türkiye Selçukluları da sadık kalmışlardır. Türkiye Selçuklu Devleti; siyasî, harsî, ilmî, dinî politikaları yanında, ticarî konularda da sistemli bir siyaset takip etmiş-lerdir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|