Türkiye’de köy edebiyatının, Cumhuriyet dönemi başlarında ortaya çıkan “Halkçılık” ideolojisinin etkileri altında ve “Köye Doğru” akımının bir kolu olarak ortaya çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ne var ki bu edebiyat, toplumcu gerçekçi bir iddia ile ortaya çıkmasına karşın, bir yandan kendisinden önce başlamış olan naturalist “köycü”lük akımından bir yandan da o dönem Rusya’sında görülen narodnik edebiyattan etkiler alarak eklektik bir yapı kazanmıştır. 1940’larda Türkiye’de yaşanan Köy Enstitüleri ortamında, bu okullardan mezun olan yazarlar tarafından oluşturulan bu edebiyat ile ilk kez köy ve köylü, kökeni köy olan yazarlar tarafından ve “içerden” dile getirilmiştir. Cumhuriyet ideolojisinin “Köylü efendimizdir” sloganından da güç alan bu akım 1950’lerden itibaren Türk edebiyatında güçlü bir yer kazanmıştır. Gelgelelim, gerek köy edebiyatının naturalist niteliği ve gerekse bu akımdan yazarların toplumu kurtarma “ misyon”una özel bir önem vermeleri bir zaaf da oluşturmuştur. Bu arada, Enstitülü yazarların oluşturduğu köy edebiyatının reel toplumla her zaman uyum içinde olmadığı da görülmektedir. Hiç şüphesiz reel toplumda yaşanan süreçleri bu yapıtlarda her zaman birebir göremeyişimizin nedeni yazarların, edebiyat yapıtlarına kişisel düşüncelerini koymalarıyla ilişkisi vardır. Bu nedenle, Köy enstitülü yazarların oluşturduğu köy edebiyatının, -Lukacs’çı bir söylemle ifade edersek-, toplumsal gerçeklik umutlarına ve isteklerine karşı gitse de onu betimlemedeki “sarsılmaz dürüstlüğü” gösterip gösterememeleri de irdelenmelidir.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|