Bir tarafta SSCB dağıldıktan sonra bağımsızlıklarını kazanan, doğal kaynaklar ve özellikle petrol ve doğalgaz bakımından zengin, Asya-Avrupa geçiş coğrafyasında stratejik konumda bulunan Orta Asya Cumhuriyetleri, diğer tarafta 90’lı yıllardan sonra gerçekleştirmiş olduğu ekonomik kalkınma hamlesiyle Dünya’nınbüyük ekonomilerinden birine dönüşen, enerji ihtiyacı ve enerji de dışa bağımlılığı giderek artan, güvenlik sorunları yaşamaya başlayan Çin Halk Cumhuriyeti. Orta Asya ülkeleri, üzerlerindeki Rus etkisini kırmak ve uluslararası toplumla daha fazla uyum sağlamak, batılı ülkeler ve bölgedeki diğer ülkelerle ekonomik ve siyasi ilişkilerini arttırmak istemektedirler. Bu durumda Çin iyi bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Çin bölge ülkelerinin iç siyasetlerine karışmadan, kendisi için gerekli olan enerji hammaddesini ve enerji güvenliğini sağlamak için işbirliği fırsatlarını değerlendirmektedir. Bölge ülkelerinin Çin ile gerçekleştirdikleri ticaret hacmi Rusya ile geçekleştirdiklerinden daha yüksektir. Diğer taraftan Çin, Sincan-Uygur Özerk Bölgesi’nde güvenliği sağlamak için bölge ülkeleriyle ortak uluslararası organizasyonlar kurulmasını desteklemektedir. Ayrıca Avrupa pazarlarına Orta Asya üzerinden karayoluyla açılmayı da hedeflemektedir. Söz konusu hedeflerini gerçekleştirmek isteyen Çin’in bölgede kiönemli rakipleri Batılı ülkeler (başta ABD olmak üzere) ve Rusya’dır. Çalışmada Çin’in bölgeye yönelik politikaları, etki alanı oluşturma girişimleri ve rakipleriyle girmiş oldukları rekabetçi/işbirlikçi süreçler ele alınacaktır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|