Toplumun farkındalığının özellikle son yıllarda arttığı iklim değişikliği konusu, çevresel etkilerin yanı sıra bunlara zincirleme olarak yaşanacak sosyo-ekonomik etkilerle birlikte sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında önemli engellerden biridir. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek risk grubu ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Su ve enerji sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasından iki önemli alandır. Türkiye’de sanayileşme ve hızlı nüfus artışına bağlı olarak suya ve enerjiye olan ihtiyacın giderek artması, iklim değişikliğine bağlı olarak azalan su kaynaklarının stratejik önemini artırarak, su kaynaklarının geliştirilmesi projelerinden baraj ve hidroelektrik santralleri (HES) iklim değişikliğiyle mücadelede stratejik bir duruma getirmektedir. Türkiye’de baraj yapımı, Cumhuriyet’in ilanıyla beraber devlet politikası olarak benimsenmiş ve hükümetlerce desteklenmiş, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temel araçlarından biri olarak, tarımsal sulama, içme- kullanma suyu ve hidroelektrik santraller ile enerji üretimi açısından önemli depolama tesisleri ve altyapı yatırım araçlarından biri olmuştur. Günümüzde de Türkiye’de, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın simgesi olarak görülmeye devam eden baraj yatırımlarının, özellikle insan çevresine negatif etkilerinin değerlendirilmesi ve hesaplanması zor olmaktadır. Barajların mekânsal etkileri, eleştirileri beraberinde getirmektedir. Çalışmada, yerli ve yabancı literatür taraması yapılarak iklim değişikliğinden etkilenen risk grubu ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik politikaların geliştirilmesinde baraj ve HES’lerin yeri tartışılacaktır.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|