Özet:

Aile içi şiddet kavramı son otuz yılda yoğun bir şekilde ele alınmakla birlikte daha çok aile içinde kadına yönelik fiziksel şiddet üzerinde durulmuştur. Şiddet davranışının bir şekli olan psikolojik şiddet mağduriyetinde prevalans oranları fiziksel şiddete göre daha yüksek olmasına rağmen kaydedilen psikolojik mağduriyet oranı oldukça düşüktür. Kadınların Aile içi fizyolojik ya da psikolojik şiddetten zarar görme riski daha yüksek olabilir, ancak aile içi psikolojik şiddetten etkilenen erkeklerin sayısı da önemlidir. Erkeklerin bu gibi olayları utanç ve alay konusu korkusuyla rapor etme olasılığı ve destek hizmetlerinin olmaması nedeniyle bu fenomen genellikle fark edilmemektedir Yapılan araştırmalar her iki cinsinde eşit oranlarda psikolojik şiddete maruz kaldığını göstermesine rağmen erkeklerin mağduriyetlerinin ve mağduriyet riskinin değerlendirilmesine ilişkin bilgiler oldukça sınırlıdır. Aile içi şiddette ataerkil toplumlarda toplumsal zorunluluklardan türetilen ideal erkek algısının yaşanması ile ilgili sorunlar siddet davranışında önemli bir rol oynayabilmektedir. Erkeklerin ataerkil toplumsal cinsiyet rollerine kadınlardan daha çok önem verdikleri ve bağlı oldukları bilinmekle birlikte, toplumun kendilerinden beklediği rolü oynayamadıklarında yaşadıkları yoğun stress aile içinde anlaşmazlık ve şiddetin yolunu açılmaktadır. Aynı zamanda, toplumdaki ideal erkek rolü beklentisine uygun olmayan erkekler eşlerinden daha fazla psikolojik şiddet görme riskine sahip olabilmektedirler Hemşireler aile içi şiddeti belirlemek, tanımlamak, yardım olanaklarını oluşturmak, ilgili politikaları etkilemek ve yeni politikalar oluşturmak için önemli bir role sahiptir. Aile içi psikolojik şiddet değerlendirilirken öne sürülenin aksine görünmeyeni görmek gerçek mağduru ortaya çıkarmak ve yardım olanakları sunmak son derece önemlidir. Bu anlam da hemşireler aile içi şiddette kadın ve çocuklar kadar erkek mağdurlarında sağlık ve sosyal bakım ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde olmalıdır.

Anahtar Kelimeler: