Çekirdek aile yapısının önemli bir ögesi olan çocuk, Türk sinemasında hemen her filmde yer alır. Özellikle 1960 sonrasında Türk sinemasında yaşanan canlanma çocuk yıldızların sinemayla tanışmasına paraleldir. Bu dönemde çekilen filmlerdeki çocuk imgesi, dönemin diğer filmlerinde temsil edilen kahramanlarla aynı özellikler taşır. Klasik anlatı yapısına uygun yaratılan ikili karşıtlıklar bağlamında iyi, saf, masum olanı temsil eden çocuk ilerleyen yıllarda farklı çocuk imgeleriyle karşımıza çıkar. 90’lı yıllar Türkiye için hem sinemada hem de toplumsal alanda büyük bir değişimin yaşandığı bir dönemi niteler. Yeşilçam’ın klasik film anlatım tarzlarının ve öykülerinin inandırıcılığını yitirmesi, sinematografik dilin yetersiz kalışı yeni sinemacıların ortaya çıkmasında itici güç olmuş ve geleneksel anlatı tarzının dışında bireysel karakterlerin sorunları ile ilgili filmler üretilmeye başlanmıştır. Bu dönemde çocuk imgesi genellikle ana hikayenin tamamlayıcı ögesi olarak kullanılmıştır. Reel toplumsal yaşama yakın anlatım dili açısından bu dönemde üretilen filmler, toplumsal yaşamda beliren kimi sorunları gözlemlemek ve anlamak açısından önemlidir. Bireyin yaşamı boyunca karşılaştığı sorunların temelinde bağlanma sorunu gözlemlendiğinden çocukluk dönemlerinde kurulan bağlanma tipleri üzerine çalışmalar yapmak gerekmektedir. Çocuğun iletişim becerisi üzerinde önemli bir etkisi olan bağlanma, Zeki Demirkubuz’un ikinci uzun metraj filmi Masumiyet’te birçok farklı anlamda karşımıza çıkar. Özellikle çocukların televizyon ile kurduğu bağ dikkat çekicidir. Bu çalışmada Masumiyet filmindeki çocuk bağlanma stilleri bağlanma kuramı çerçevesinde transaksiyonel analiz yöntemiyle incelenecektir.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|