İnsan düşüncesi, varlık ve bilgi felsefesi üzerine kuruludur. Varlık, bilginin zorunlu şartı olduğundan varlığı olmayanın bilgisi de yoktur. Müslüman kelamcılar, varlığı şâhid ve gâib şeklinde ikiye ayırır. Kelâm’da şâhidin bilgisi, reel idrake dayalı insânî bilgi iken; gâibin bilgisi rasyonel idrake dayalı ilâhî bilgi olarak tanımlanır. İnsânî bilgi, fizik kurallarına bağlı olduğundan mantıken anlaşılabilirdir. Ancak bu kurallardan bağımsız olduğu düşünüldüğü için ilâhî bilgi birtakım açmazlara sahiptir. Bunlardanönemlisi, ilâhî bilginin ezelî kabul edilmesine bağlı olarak varlıktan önceki imkân ve sınırlarıyla ilgili olandır. Bu çalışmada varlıktan önce ilâhî bilginin niteliğine ilişkin Müslüman kültüründeki temel çözümlemeler analiz edilerek ilâhi bilginin değeri ve nasıl anlaşılması gerektiğine dair çıkarımlarda bulunulmuştur.
Field : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|