İnsan biçimcilik en basit tanımı ile insani özelliklerin insan olmayan cansız varlıklara aktarılmasıdır. Canlandırma sanatında hayvanların ve nesnelerin tasviri, canlandırma sinemasının merkezinde yer alır. Böylece insanın doğa ile olan ilişkisi üzerine, hayvan ve bitkilerin konuştuğu, cansız nesnelerin duyusal hislerinin ortaya çıkarıldığı, hayal gücü ve gerçekliğin sorgulandığı fantezi bir dünya oluşturulur. Gerçek hayatta hayvanlara duyulan sempati ve sevgi, canlandırma sinemasında insanlaştırılmış hayvan karakterlerinin kullanılmasına zemin hazırlamıştır. İnsanlaştırılmış karakterlerin kullanımı ile bir bakıma seyirci ile empati kurulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada, insan biçimcilik ve canlandırma sanatının insan biçimli karakterleri arasındaki ilişki sorgulanmaya ve Deleuze’un “gazlı algı” kavramı ile ilişkilendirilerek çözümlenmeye çalışılmıştır. Canlandırma sanatçılarının insan biçimciliği kullanması gerekliliği ortaya konmaya çalışılmıştır.
The simplest definition of human formalism is the transfer of human characteristics to non-human inanimate beings. In the animation art, the drawing of animals and objects is at the center of the animation cinema. Thus, on the relationship of man with nature, a fantasy world is created, where animals and plants speak, where the sensual senses of unviable objects are revealed, where imagination and reality are questioned. The sympathy and love for animals in real life has prepared the ground for the use of humanized animal characters in the animation cinema. The use of humanized characters has been attempted to establish empathy with the audience in a way. In this study, the relationship between human formalism and the art of animation is questioned and linked to Deleuze’s “gas perception” concept. The need for animation artists to use human formalism has been revealed.
Field : Güzel Sanatlar; Mimarlık, Planlama ve Tasarım
Journal Type : Ulusal
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|