Ütopya çağının realitesinden ilham alınarak oluşturulmuş bir insanî/dünyevî cennet; benzer bir şekilde kendi dünya cennetini inşa etme sürecinde yaşadığı hayal kırıklıklarının bir sonucu olarak oluşmuş karamsar havada hayat bulan distopya/karşı ütopya da bir cehennem tasavvuru olarak düşünülebilir. Ütopya, kilisenin tahakkümünde kurtulup aklı hayatın merkezine koyan ve yaşamaktan coşkun bir haz duyan Rönesans adamının yalnız gelecekte ve öte dünyada değil şimdi ve bu dünyada mutlu olma arzusunun bir sonucudur. Doğal olarak akıl ve insan merkezli dünya tasarımın bir sonucudur. Distopya ise ütopyaya kaynaklık eden hayat felsefesinin çöküşü ve hayal kırıklığından beslenir. Tahsin Yücel’in “Gökdelen” adlı eseri distopik özellikleri bulunan bir romandır. Bu romanda distopyanınbelirgin özellikleri uzamda ortaya çıkar. Bu distopik İstanbul gökdelenlerle doludur. Bir anlamda bu uzam, kapitalizmin varacağı son noktayı görünür kılma kaygısının bir yansımasıdır. Gökdelenler geleneksel yatay ilişkilerin yerini dikey/hiyerarşik ilişkilere bıraktığının somut bir göstergesidir. Romanlarında betimlemelere, uzamla ilgili ayrıntılara pek girmeyen Tahsin Yücel, Gökdelen romanında uzamı öne çıkaran bir üslup benimser. Bu romanın bir başka öne çıkan tarafı da yazarın, insanın çevreyle olan ilişkisini, insan odaklı dünya tasarımının nihai sonuçlarına dikkat çekme çabasıdır. Çalışmanın başlığından da anlaşılabileceği gibi biz bu çalışmada ekoeleştirel bir yaklaşımla romanda insan ve çevre ilişkisine odaklanacak, distopik gelecek tasavvurlarının ekolojik kaygılarla kesiştiği alana dikkat çekmeye çalışacağız.
A human/world paradise created inspired by the reality of the utopia age; similarly, the distopia/controutopia found life in the dark air formed as a result of the disappointments he lived in the process of building his own world paradise can also be considered a hell image. The utopia is the result of the desire of the Renaissance man to be happy not only in the future and in the other world, but now and in this world, who is able to get rid of the church and put it in the center of the mindful life and enjoys a pleasant enjoyment of living. It is naturally a result of the mind and human-centric world design. Distopia is fed by the collapse and disappointment of the philosophy of life that leads to utopia. The novel of Tahsin Yücel's "Gökdelen" is a novel with distopic characteristics. In this novel, distopyan's distinct characteristics appear in length. This distopic Istanbul is filled with clouds. In a sense, this extension is a reflection of the fear of making the final point that capitalism will reach visible. The heavens are a concrete indicator that traditional horizontal relationships are replaced by vertical/hierartical relationships. In his novel, Tahsin Yücel, who doesn’t get much into the details of the length, adopts a statue that highlights the length in his novel. Another highlight of this novel is the author’s effort to draw attention to the relationship of man with the environment, to the final results of the human-focused world design. As it can be understood from the title of the study, we will focus on the human and environmental relationship in the novel with an ecological approach in this study, we will try to draw attention to the area where distopic future designs intertwin with ecological concerns.
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|