Günümüzde özellikle Ortadoğu’da yaşanan ve dinin politik zemininden meşruiyet devşiren sözde İslami hareketler, adı “barış” olan bir dini politize ederek kendi radikal söylemlerine temel teşkil edecek yorum biçimlerini ve taraftar toplama yöntemlerini etkili bir biçimde kullanmaktadırlar. İslam adına yapıldığı iddia edilen ve “radikal İslamcı” kavramıyla ifadesini bulan ama aynı zamanda İslam karşıtı söylem ve eylemleri arttırmaktan başka bir işe yaramayan 11 Eylül saldırısının ardından tüm dünyada güvenlik politikaları önemli ölçüde değişim gösterirken bundan yine en büyük zararı İslam ve Müslümanlar görmektedir. Günümüzde Müslüman dünyanın artık iki temel sorumluluğu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, Batı kamuoyunda yerleşen Batılı aktörlerin oluşturduğu bu algıyı kırmak; ikincisi de kendi içinden çıkmış gibi gösterilen bu türden yapılanmaların önüne geçmek ve onlarla mücadele etmek. Bu mücadelenin etkili bir biçimde sürdürülebilmesi öncelikle dini görünümlü radikal hareketlerin ortaya çıkış nedenlerini etraflıca ortaya koymayı, ardından etkin mücadele yöntemlerinin belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Tebliğimizde radikal dini hareketlerin tarihi seyrini incelemekten ziyade günümüzdeki radikal dini hareketlerin ortaya çıkmasındaki nedenlere kısaca değinerek, bu bağlamda eğitimin rolünden bahsetmeye çalışacağız. Şu bir gerçektir ki hangi çeşit radikal dini hareket ya da ideoloji olursa olsun, bu radikal grupların olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak ya da pasifize etmek için yalnızca eğitime rol biçmek elbette mümkün değildir. Özellikle günümüz İslam dünyasındaki radikal dini hareketlerin önlenebilmesi için bir kere dış tehditler ya da meydan okumalar diye adlandırabileceğimiz sorunları çözmek, ikinci olarak da İslam ülkelerinin kendi tarihi, kültürü ve dini temellerine uygun eğitim sistemleri oluşturmak gerekmektedir. Yoksa sadece basit bazı eğitimsel düzenlemelerle bu sorunu çözüme kavuşturmak pek mümkün gözükmemektedir.
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|