Bu makale, son yıllarda Türkiye toplumunda siyasal kimlikler ve yaşam tarzları konusunda yaşanan tartışmalara ampirik veriler temelinde bir açıklık getirmeyi amaçlamaktadır. Zaman zaman laiklik ve sekülerleşme, zaman zaman da dindarlık ve muhafazakârlık kavramları üzerinden sürdürülen tartışma, siyasetin yaşam tarzlarına dayandığı ve de yaşam tarzlarını manipüle ettiği iddiasına dayanmaktadır. Cumhuriyet, kuruluşundan bu yana geleneksel yaşam tarzını Batılı ve modern bir yaşam tarzıyla değiştirmeyi esas almıştır. Bu bakımdan Türkiye çağdaşlaşması, sosyo-kültürel değişimleri hedefleyen üstyapısal bir değişim süreci olarak yorumlanabilir. Demokratikleşme sürecinde farklı siyasal kimlikler modernleşmenin yönü ve biçimi konusunda farklı yaklaşımlar ve politikalar önermişlerdir. Bu bakımdan Türkiye’de özellikle son onyılda yaşanan siyasal değişimin yaşam tarzları konusunda bir tartışma başlatması hiç de şaşırılacak bir hadise değildir. Çünkü geçmişte toplumsal sekülerleşmeyi hedefleyen siyasal proje, 2000’li yıllarda muhafazakâr demokratların iktidara gelmesiyle devre dışı kalmış ve bu kez de toplumun “muhafazakârlaşması”ndan söz edilmeye başlanmıştır. Bu konuda yapılan araştırmaları da dikkate alan makale, politik kimlikler ile yaşam tarzları arasındaki ilişkiyi üç farklı politik kimlik üzerinden sorgulamaktadır.
Alan : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|