İran, sahip olduğu konum itibariyle, savunulması zor bir coğrafyada yer almaktadır. Bu nedenle, tarih boyunca birçok istila ve işgal hareketlerine maruz kalan İran, son yüz yıllık geçmişinde savunma kabiliyetlerini geliştirmeye özen göstermiştir. İran Ordusu, Pehlevi Hanedanlığı döneminde yüksek savunma harcamaları neticesinde, Orta Doğu'nun en güçlü ordusu haline gelmiştir. İran-Irak Savaşı döneminde bu gücünü tüketen İran, sonraki yıllarda maruz kaldığı yaptırımlar neticesinde farklı bir savunma konseptine geçmiştir. İran'ın, hem komşu ülkelerin, hem de başta ABD olmak üzere Orta Doğu'ya yerleşen bölge dışı aktörlerin askeri kapasitelerine erişmesi, mevcut ekonomik ve teknolojik imkânlarıyla mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle konvansiyonel silahların yanı sıra, düşük maliyetli, hızlı ve ateş gücü yüksek bir silahlanma stratejisi izleyen İran, caydırıcılığını daha da arttırabilmek için nükleer kabiliyetlerini artırma arayışı içerisine girmiştir. Ayrıca Orta Doğu coğrafyasında, başta Hizbullah olmak üzere, çeşitli ülkelerde kendisine bağlı silahlı örgütler kurdurarak, rakip olarak gördüğü ülkelerde istikrarsızlaştırıcı faaliyetlere yönelmekte ve bir nevi önleyici savaş stratejisi izlemektedir.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji; Güzel Sanatlar; Hukuk; İlahiyat; Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler; Spor Bilimleri
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|