Bu çalışmada Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği dil ve kültür sorunları açısından incelendi. Bu bağlamda AB’de yürütülen dil ve kültür politikalarıyla ilgili çalışmalar değerlendirilerek Türkiye’nin bu politikalar açısından hangi noktada olduğu karşılaştırmalı bir yöntemle ortaya konulmaya çalışıldı. Avrupa Birliği ile bütünleşme ve rekabet etme sürecinde çok dilliliğin bir zorunluluk olacağı ve öğrencilerin yanında yetişkinlerin de yabancı dil eğitimine ağırlık verilmesi ve en az üç yabancı dil öğrenmeleri için politikalar belirlenmesi ve kolaylıklar sunulması önem taşımaktadır. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin dillerini eşit olarak değerlendirme ve yayma çabası tekdilliği karşı olmasının ve çokdilliliği savunmasının bir sonucudur. Birlikte kullanılan resmi dil sayısı Türkiye’nin üye olmasıyla birlikte yirmi dörde çıkacak ve Türkçe (% 15) Almancanın (% 16) ardından Avrupa Birliği’nde ana dil olarak en çok konuşulan ikinci dil olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yabancı dil bilme oranının Avrupa Birliği vatandaşlarınınkiyle karşılaştırıldığında oldukça geride kaldığı görülmektedir. Zira Avrupalıların yarıdan biraz fazlasının (% 54’ü) anadilinin dışında başka bir dilde iletişim kurabildiğini, % 25’inin ise en az iki dil bildiğini ve % 10’nun da üç dilde iletişim kurabildiğini 2012’de yapılan araştırma göstermektedir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde kültür açısından uyumunda pek de güçlüklerle karşılaşmayacağı, hatta geçmişten bugüne süregelen çokkültürlülük deneyiminden dolayı bu süreci diğer ülkelerden daha kolay aşacağı ve AB’nin Türkiye’nin üyeliğiyle birlikte gerçek anlamda bir kültürel çeşitliliği yaşayabileceği öngörülebilir.
Field : Eğitim Bilimleri; Filoloji
Journal Type : Uluslararası
Relevant Articles | Author | # |
---|
Article | Author | # |
---|