Sözlü kültürün kodlarına göre inzâl edilmiş olan Kur’an, tarihin belli bir zaman aralığında, belli bir dili kullanarak ve parça parça gönderilmiştir. Dolayı- sıyla onu en iyi şekilde anlamanın yolu, öncelikle inzâl edildiği ortamı ve âyetlerinin içerisinde yer aldığı bağlamı iyi bilmek ve anlamaktan geçer. Bu bağlamlara riâyet bize doğru anlamı vereceği gibi, âyetlere hem anakronik hem de parçacı yaklaşımlardan uzak durmamızı sağlayacaktır. Özellikle ilk dönemlerdeki bazı siyasi mücadelelerde âyetler kendi bağlamından koparılmış, bütünlük içinde olduğu önceki ve sonraki âyetlerden soyutlanarak keyfi deliller olarak kullanılmıştır. Âyetler bağlamından koparıldıkları için, sanki konuşan tarafların bizzat kendileri için/onlar hakkında nazil olmuş izlenimi verilmektedir. Âyetleri bu şekilde kullanmak suretiyle taraflar kendilerine bir meşruiyet zemini sağlamaya çalışmış- lardır.
The Qur’an, which was insulated according to the codes of the verbal culture, was sent in a certain period of time of history, using a certain language and pieces. The best way to understand it is to know the environment in which it is insulated and the context in which it is included. As the righteousness of these contexts will give us the right meaning, the verses will allow us to stay away from both anacronic and particulate approaches. Specifically in some political struggles in the early periods, the verses were broken out of their context and used as pleasant evidence, separated from the previous and subsequent verses in their integrity. They are as if they were to speak, as if they were to speak, as if they were to speak, as if they were to speak. Thus, they are the ones who are trying to make them a place of righteousness.
Alan : İlahiyat
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|