Kullanım Kılavuzu
Neden sadece 3 sonuç görüntüleyebiliyorum?
Sadece üye olan kurumların ağından bağlandığınız da tüm sonuçları görüntüleyebilirsiniz. Üye olmayan kurumlar için kurum yetkililerinin başvurması durumunda 1 aylık ücretsiz deneme sürümü açmaktayız.
Benim olmayan çok sonuç geliyor?
Birçok kaynakça da atıflar "Soyad, İ" olarak gösterildiği için özellikle Soyad ve isminin baş harfi aynı olan akademisyenlerin atıfları zaman zaman karışabilmektedir. Bu sorun tüm dünyadaki atıf dizinlerinin sıkça karşılaştığı bir sorundur.
Sadece ilgili makaleme yapılan atıfları nasıl görebilirim?
Makalenizin ismini arattıktan sonra detaylar kısmına bastığınız anda seçtiğiniz makaleye yapılan atıfları görebilirsiniz.
 Görüntüleme 40
 İndirme 18
BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE AZERBAYCAN’DA TÜRKLERİN KAFKASYA TARİHİ’NDEKİ ROLÜ İLE İLGİLİ YENİ KAVRAMA DAİR
2015
Dergi:  
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
Yazar:  
Özet:

SSCB’nın çöküşünden sonra diğer eski Sovyet topraklarında olduğu gibi, Kafkasya cumhuriyetlerinde de milli manevi uyanış başladı. Şunu da kaydedelim ki, hem Rus Çarlık İmparatorluğu, hem de Rus Sovyet döneminde Kafkasya tarihinin birçok problemi sahteleştirilmişti. Bu gibi problemlerden biri de Kafkasya’nın etnik tarihinde Türklerin rolü ile ilişkili idi. Uzun yıllar boyunca Rus ve Sovyet tarih biliminde kasıtlı olarak Türkler Kafkasya’nın gelme halkı olarak takdim ediliyordu. Bu yönde tarihi en fazla sahteleştirilen Kafkasya bölgeleri arasında Azerbaycan’ın Kuzeybatı bölgesi ve Güney Dağıstan’ı zikretmek istiyoruz. Bu bölgeler tarih boyunca etnik çeşitliliği ile diğer coğrafyalardan ayrılmaktaydı. Farklı halklar, tarih boyunca bu topraklarda omuz omuza yaşamışlar ve ortak tarih yaratmışlardır. XIX. yüzyılın başlarından itibaren Kafkasya’nın işgaline başlamış olan Rus Çarlık İmparatorluğu’nun yerli halka boyun eğdirmek amacıyla yararlandığı araçlardan biri de farklı etnosları yerli ve gelmeler olarak ikiye ayırarak aralarına nifak salma politikası olmuştur. Rus Sovyet döneminin tarih biliminde oluşturulmuş kalıp yargılar ise bu gibi problemlerin araştırma konusu edilmesine fırsat vermiyordu. Türklerin Kafkasya’nın tarihindeki yeri ve rolünün objektif biçimde araştırılması, yalnız XX. yüzyılın 90’lı yıllarından itibaren mümkün olmuştur. Bu araştırmalar sonucunda Kafkasya bölgesinde kadim Türk katmanları ortaya çıkarılmıştır. Kadim ve Ortaçağ kaynaklarında Kafkasya’da çok sayıda Türk boyunun Kimmerlerin, İskitlerin, Sakların, Hazarların, Oğuzların ve Kıpçakların yaşadıkları kaydedilmektedir. Araştırmaların sonucunda ortaya çıkarılan kavrama göre, Türk boylarının Kafkasya’ya kitlesel akını dört aşamada gerçekleşmiştir. Birinci aşama Kimmer-Skif-Sak boyları ile bağlantılı olmuştur. Kafkasya’ya o cümleden de Azerbaycan’a yapılan ikinci büyük Türk akını, binyılımızın başlarına denk gelmekte ve bu akın Hun, Bulgar, Sabir, Hazar vs. Türk boylarının ismi ile ilişkilidir. Erken ortaçağda Türk boyları Kafkasya’da artık lider konuma yükselmişlerdir. XI. yüzyıldaki Selçuklu akınları sonucunda ise Oğuz-Türk boyları Güney Kafkasya’nın tamamında temel etnik ve siyasi güce dönüşmüştür. XIII. yy’da Moğol seferleri sonucunda Kafkasya’ya yeni Türk boyları yerleşmiştir. Bu boyların ekseriyetinin izleri Kafkasya toponimisinde günümüze kadar mevcuttur. Kafkasya’nın söz konusu bölgeleri ile ilgili yaptığımız araştırmalar eski Türklere ait çok zengin lengüistik ve toponomik verileri ortaya çıkarmaya imkan vermiştir. Hatta Kafkasya ile Türkiye Cumhuriyeti bölgeleri arasında da toponomik benzerlikler gözlemlenmiştir. (ör. Göynük, Bilecik vs.) Bu ise bir kez daha Kafkasya’nın, Anadolu’ya hareket eden Türk boyları için uzun bir tarihi dönem boyunca arka cephe rolünü oynaması gerçeğini ispatlamaktadır

Anahtar Kelimeler:

О Новой Концепции Относительно Роли Тюрков В Истории Кавказа В Азербайджане В Период Независимости
2015
Yazar:  
Atıf Yapanlar
Bilgi: Bu yayına herhangi bir atıf yapılmamıştır.
Benzer Makaleler
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi

Alan :   Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler

Dergi Türü :   Uluslararası

Metrikler
Makale : 908
Atıf : 1.136
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi