Karşı aktarım terimi psikanaliz başta olmak üzere psikanalitik psikoterapilerin önemli kavramlarından birini oluşturmaktadır. Psikanalitik kuramda klasik olarak karşı aktarım, terapistin hastaya ve hastanın aktarımına karşı bilinçdışı tepkilerinin tamamı olarak tanımlanmaktadır. Kavrama psikanaliz tarihinin başlangıcından beri çok farklı şekillerde yaklaşıldığı, günümüzde de hala ortak bir yaklaşım etrafında toplanılamadığı görülmektedir. Psikanalizin ilk yıllarında terapistin baş etmesi ve kurtulması gereken aktarımsal bir yanıt olarak görülen kavram, modern psikanalitik psikoterapilerde hastanın bilinçdışına giden yolda kıymetli bir anahtar olarak ele alınmaktadır.
Bu makalede literatür incelemesi yöntemiyle, karşı aktarım kavramının psikanalitik kuram içindeki tarihsel gelişimi, psikoterapi sürecindeki dinamikleri ve görünümleri ele alınmıştır. Çalışma; karşı aktarım kavramının psikoterapideki yorumu, aktarım aşkı, hasta ve terapistin cinsiyetleri ve yansıtmalı özdeşim mekanizması başlıkları ile sınırlandırılmıştır. Kavramın terapötik sürece katkıları ve terapistler için oluşturabileceği zorluklara yer verilmiş, terapistlere önerilerde bulunulmuştur. Çalışmanın psikanalize ilgi duyan tüm öğrencilere, danışanlara ve terapistlere katkı sunması amaçlanmaktadır.
Karşı aktarım terimi psikanaliz başta olmak üzere psikanalitik psikoterapilerin önemli kavramlarından birini oluşturmaktadır. Psikanalitik kuramda klasik olarak karşı aktarım, terapistin hastaya ve hastanın aktarımına karşı bilinçdışı tepkilerinin tamamı olarak tanımlanmaktadır. Kavrama psikanaliz tarihinin başlangıcından beri çok farklı şekillerde yaklaşıldığı, günümüzde de hala ortak bir yaklaşım etrafında toplanılamadığı görülmektedir. Psikanalizin ilk yıllarında terapistin baş etmesi ve kurtulması gereken aktarımsal bir yanıt olarak görülen kavram, modern psikanalitik psikoterapilerde hastanın bilinçdışına giden yolda kıymetli bir anahtar olarak ele alınmaktadır.
Bu makalede literatür incelemesi yöntemiyle, karşı aktarım kavramının psikanalitik kuram içindeki tarihsel gelişimi, psikoterapi sürecindeki dinamikleri ve görünümleri ele alınmıştır. Çalışma; karşı aktarım kavramının psikoterapideki yorumu, aktarım aşkı, hasta ve terapistin cinsiyetleri ve yansıtmalı özdeşim mekanizması başlıkları ile sınırlandırılmıştır. Kavramın terapötik sürece katkıları ve terapistler için oluşturabileceği zorluklara yer verilmiş, terapistlere önerilerde bulunulmuştur. Çalışmanın psikanalize ilgi duyan tüm öğrencilere, danışanlara ve terapistlere katkı sunması amaçlanmaktadır.
The term counter-transmission constitutes one of the important concepts of psychoanalysis psychotherapy, primarily psychoanalysis. In psychanalytic theory, classically, countertransmission is defined as the whole of the therapist's unconscious reactions to the patient and the patient's transfer. It appears that the concept has been approached in very different ways since the beginning of the history of psychoanalysis, and that it is still unable to be gathered around a common approach today. The concept that the therapist has to deal with and get rid of in the early years of psychoanalysis is considered as a transmitting response, in modern psychoanalysis psychotherapies it is considered as a valuable key to the path to the patient’s unconsciousness.
In this article, the method of the study of literature, the historic development of the concept of countertransmission in the psychanalytic theory, the dynamics and appearances in the process of psychotherapy, is discussed. The study is limited to the interpretation of the concept of counter-transmission in psychotherapy, transmission love, the gender of the patient and therapist and the reflective mechanism of identification. The concept has been included in the challenges that the therapeutic process could contribute to therapists and has been recommended to therapists. The study aims to contribute to all students, consultants and therapists interested in psychoanalysis.
Dergi Türü : Uluslararası
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|