Medya dediğimiz şey, kelimenin tam anlamıyla, hem bir ortam,hem bir aracı, hem araç anlamına gelir. Bir şeyin aktarılmasında araç olduğunuzda orada biraz medyanın, medya yöneticilerinin ve medyanın başında bulunan karar vericilerin bir kararla nasıl bir araç olacaklarını tespit etmeleri gerekiyordu. O gün medya mensupları veya sorumluları, karar vericileri büyük bir ihtimalle bunun, ülkenin kaderini belirleyecek önemli bir karar olduğuna çabucak kanaat getirdiler. Çünkü kaybedecek çok şey vardı. Daha önceki darbelerden bildiğimiz zayıflamış bir hükümet veya tamamen ülkeyi yönetemez hâle gelmiş bir yönetim veya bürokrasi, böyle bir şey söz konusu olmadığından, en azından otomatik olarak böyle bir darbe kalkışması veya girişimi sonrasında ülkenin çok büyük bir itibar kaybına uğrayacağı, aynı zamanda belki daha sonra büyük bir vahşet ve büyük bir kaos yaşanabileceği medya mensuplarınca da hızla fark edilmiş ve bu yönde bir karara yönelmişlerdir.
What we call media, literally means both an environment, an instrument, and an instrument. When you were an instrument in the transmission of something there was a bit of the media, the media managers and the decision makers at the head of the media needed to identify how the decision would be an instrument. On that day the media members or the leaders, the decision makers, quickly insisted that it was likely a significant decision to determine the fate of the country. Because there was a lot to lose. A weakened government, or a government or bureaucracy, which we know from the previous coups, which is completely unable to govern the country, has been quickly perceived by the media members that, at least automatically after such a coup attempt or attempt, the country will suffer a great loss of reputation, and that,
Alan : Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler
Dergi Türü : Ulusal
Benzer Makaleler | Yazar | # |
---|
Makale | Yazar | # |
---|